Aktüel Kimya

Biz hayatı kimya ile açıklıyoruz. Kimyasız hayatı düşünemiyor, hayatımıza kimya ile anlam katmaya çalıyoruz. Günlük hayatta kimya ile ilgili ip uçlarını bu blogda veriyoruz.

15 Ekim 2012 Pazartesi

Organik Kozmetikler

Gıdadan kozmetiğe, tekstilden temizlik maddelerine günlük hayatımızda kullandığımız tüm ürünlerde sentetik kimyasalların kullanımının artması ve bu kimyasalların sağlığımız üzerindeki etkilerinin tartışılması üzerine doğal ürünlere olan ilgi arttı. Son 30 yılda günlük hayatımızda kullandığımız ürünlerin doğal, organik, ekolojik gibi kavramlarla pazarlanması bir strateji halini almıştır. Kansere bağlı ölümlerin artması, ortalama yaşam süresinin kısalması gibi nedenlerle organik ürün kullanımı bir trend haline gelmiştir. Peki insanları etkileyen ve daha fazla para ödemeye razı eden, sihirli ‘ORGANİK’ kelimesinin sırrı ne ?

Organik tarım, organik tekstil ürünleri derken organik modası kozmetik sektörünü de etkiledi. İçeriğinin en az %95’i doğal maddelerden üretilmiş, kimyasal ve çevre kirliliği yaratan (tarım ilaçları, suni gübreler, genetiğiyle oynanmış organizmalar) maddeler barındırmayan, ülkede resmi olarak tanınan bir akreditasyon kurumu tarafından organik sertifikası verilmiş, doğal özler sayesinde içinde büyük oranda aktif içerik bulunduran sağlıklı ürünlere ‘organik kozmetik ürünler’ denilmektedir. Organik kozmetikler içeriğinde kullanılan tüm ürünler organik tarımla üretilmiş olmalıdır. Organik tarım ürünün de organik sertifikası olmalıdır. Bu ürünün tohumunun genetiği değiştirilmemiş, sulandığı suya kimyasal ve toksik maddeler karışmamış, üründe tarım ilacı kullanılmamış, yetiştiği toprakta kimyasal kalıntı bulunmaması gerekmektedir. Tüm bu süreç yetkili laboratuvar ve yetkili sertifikalandırma kurumlarınca titizlikle denetlenmektedir.

Organik Ürünlerle Geleneksel Kozmetik Ürünler Arasındaki Farklar

Geleneksel kozmetik ürünleri belirlenen amacı gerçekleştirmek için formulize edilen ve üretilen ürünlerdir. Bu ürünlerin bileşimi tamamen sentetik veya bitkisel veya hayvansal ürünlerden elde edilen kimyasallardan oluşmaktadır. Bu ürünlerin üretiminde ve ambalajlanmasında çevre dostu faaliyetler göz önüne alınmamaktadır. Ancak pazarda söz sahibi olmuş, büyük firmalar kalite yönetim sistemlerini kurduklarından ISO 14001  çevre yönetim sistemlerini kurarak çevre dostu üretim yapmaktadırlar. Ancak geleneksek ürünlerin içeriğindeki sentetik kimyasalların insan sağlığına zararı tartışmalıdır. Derimizin yapısı itibariyle emiciliği yüksek olduğu için kozmetik içeriğindeki kimyasallar hızla vücudumuza alınmakta ve belli organlarda birikim yapmaktadır. Organlarımızda biriken kimyasallar tek tek veya kokteyl halinde zararlı olabilmektedir.

Organik ürünlerin içeriğinin %95’inin tamamen organik ürünlerden oluşması gerekmektedir. İçerikteki bu ürünler tamamen organik tarım uygulamalarıyla üretilmiş ve kontrol edilmiş olması gerekmektedir. Bu ürünlerin ambalajlarının dahi çevreye zarar vermeyen süreçlerle üretilmesi gerekmektedir. Yani organik kozmetik ürünleri insan sağlığına ve çevreye dosttur.

Organik kozmetik ürünlerin içeriğinde sentetik kimyasallar, alkol, paraben, sodyum lauril sülfat, ftalat, pestisit ve insektisit kalıntısı, mineral yağ, genetiği değiştirilmiş içerik, kimyasal çözeltiler, PEG (Polietilen glikol), parafin, silikon, PG (propylene glycol), TEA (trietanolamin)  içermemektedir. Ülkemizde ve yurt dışında organik kozmetik anlamında başka kelimeler de kullanılabilmektedir: Organik=Ekolojik=Doğal=Bitkisel.

Araştırmacılar kadınların cildinin her yıl kullanılan ürünler nedeni ile 2 kg kimyasal emdiğini ortaya koymuştur. Bu nedenle kozmetik ürünleri sık kullananların bu ürünleri seçerken, ayrıca özen göstermeleri gerekir. Bu nedenle daha fazla tüketici günümüzde organik, doğal ve botanik ürünlere yönelmektedir. Ancak aldığımız her ürün acaba organik mi ?

Bir ürünün organik olduğunu nasıl anlarız?

Satıcılar organik kelimesini sırrını çözüp, daha fazla gelir elde yolunu buldular. Bu sektörde işini çok iyi yapan, gerçekten organik ürün sunan üreticilerin yanında organik kelimesi arkasına sığınan ve içeriğe bir kaç bitki özü ismin yazarak, ürünü organik olarak, pazarlayanlar da vardır. Bu neden bilinçli tüketici olarak bizim her organik yazan ürünü almamamız, içeriğini mutlaka okumamız gerekmektedir. Kozmetik ürünlerin ambalajında INCI (International Nomenclatune of Cosmetic Ingredients) olarak kısaltılan ürün bileşiminin yazılması zorundur. Bu bileşenler formulasyonda yüzdesi en çok olandan en az olana doğru sıralanarak yazılmak zorundadır. İçeriğe baktığınıza özellikle ..... bitkisi özü, .... bitkisi ekstraktı gibi ifadeler var ise bu bir kimyasalın adının bu şekilde maskelenmeye çalışıldığını göstermektedir. Bu uygulama yasaktır.

Eğer içeriğe bakarak ürünün organik kozmetik olup olmadığını anlayamıyorsanız, yine ambalaj üzerindeki bir bilgiden ürünün organik olduğunu anlayabilirsiniz. Bunun yolu ‘Organik Ürün Sertifikası’ olup, olmadığına bakmaktır.  Organik kozmetik ürünler için ülkemizde veya Avrupa Birliği’nde standart bir yönetmelik bulunmamaktadır. Bu nedenle belli başlı ülkelerde sertifika kuruluşları bu standartları belirlemektedir Organik veya doğal içerikli ürünlere etiketleri dünyanın en bilinen altı sertifika kuruluşu: Almanya’dan BDIH, Fransa’dan ECOCERT ve Cosmebio, İngiltere’den Soil Association, İtalya’dan ICEA ve Belçika’dan COSMOS-Standard.  Dünya çapında en yaygın sertifikasyon kuruluşu ECOCERT’tir. Tüm bu kuruluşlar Cosmos Standartlarına göre sertifika vermektedir.


Alacağınız ürün gerçekten organik kozmetik ürünü ise bu sertifikalardan birinin logosu ürünün ambalajında olmalıdır. Organik ürün sertifikası olmayan ürünleri organik ürün diye almayınız.

ECOCERT

ECOCERT 2002 yılında Fransa'da kurulmuş olan, dünyada tüm özel ve kamu kuruluşları tarafından tanınan bir sertifikalandırma kurumudur. Ecocert tarafından sertifika hak edebilmek için geleneksel kozmetik ürünleri yönetmeliklerinden çok daha üst derece zorunlulukları yerine getirmek gerekmektedir. Bu zorunluluk, tüketiciye, üretim zincirindeki tüm süreçlerin ve ürünün içindeki maddelerin değerlendirilmesine, en kaliteli ekolojik içeriğin kullanılmasına ve çevreye gösterilen duyarlılık konularına kadar garanti vermektedir. Ecocert sertifikası; ürünün organik olduğunu kanıtlayan bir belgedir.

Bir kozmetik ürünün organik sertifikası alması için,
- İçeriğinin en az %95′inin bitkisel kaynaklı olması,
- Tüm içeriğinin ağırlık olarak en az %10′unun organik tarım kaynaklı olması gerekmektedir.

Bir kozmetik ürünün doğal sertifikası alması için,
-İçeriğinin en az %50′sinin bitkisel kaynaklı olması,
-Tüm içeriğinin ağırlık olarak en az %5′inin organik tarım kaynaklı olması gerekmektedir.
Her iki sertifika için de içeriğin en az %95′inin doğal kaynaklı olması gerekmektedir.

Bu ürünlerde formaldehit, GDO içeren ürünler, klor ve klor türevlerine bağlı ürünler, etoksilat yan ürünlerine dayalı ürünlerin bulunması kesinlikle yasaktır [1]. ECOCERT standartlarında kullanılabilecek kimyasalların miktarları ve kesinlikle kullanılamayacak kimyasallar belirtilmiştir.

Sonuç

Sağlığımızı kimyasallardan korumanın bir yolu organik ürünlerdir. Ancak organik maskesi takmış pek çok ürün piyasada bulunmaktadır. Bu nedenle bir ürünü alırken mutlaka bellik başlı özellikleri taşıyıp, taşımadığına bakmalıyız. Yalnızca organik kozmetik ürünleri değil tüm ürünleri satın almadan önce mutlaka içeriğini kontrol etmeli, temel zararlı kimyasalları içeren ürünleri tercih etmemeliyiz. Bunun dışında organik kozmetiklerde bulunması zorunlu olan organik kozmetik sertifikasını mutlaka kontrol etmeliyiz.

Kaynaklar

[1] Standards For Natural And Organıc Cosmetıcs, ECOCERT property– 16/01/03.

Dr.Kimyager Hasan ÖZ
hasanmail@hotmail.com


Devamını Oku »

8 Ekim 2012 Pazartesi

Altın Üreten Bakteriler ?


İnternette ‘Altın Üreten Bakteri’  haberleri yayınlanınca kimyacı meslektaşlarımız çok heyecanlanmış olmalı ki sosyal medyada bu haberi sıkça paylaştılar. Bu mesleğimizin kökeninden kaynaklanıyor olsa gerek; simyacılar da çeşitli elementleri altına çevirmek için uğraşmışlardır. Demek ki  modern simyacılar yani biz kimyacılar da bu ve benzeri olayları ilgi duyuyoruz, ister istemez.


Haberin ayrıntılarına gelirsek;  ‘Michigan Eyalet Üniversitesi Mikrobiyoloji ve Moleküler Genetik Bölümü'nden Prof. Kazım Kashefi ile Doç. Dr. Adam Brown, "Cupriavidus metallidurans" bakteriler ile doğada bulunan zehirli bir kimyasal sıvı olan ve hiçbir maddi değeri olmayan altın klorürü bir araya getirdi. Bakterinin altın klorürdeki zehirli ve atık maddeleri yediği ve bir hafta içinde kimyasal maddenin yüzde 99,9 oranında som altın külçesine dönüştüğü gözlemlendi.’ denilmektedir.

Bu konudaki en can alıcı nokta altın klorür. Altın klorün zehirli bir atık olduğu söylenmektedir. Peki bu atık nerede, hangi proseste oluşmakta? Altının üç tür klorürü bulunmaktadır: Altın(I) Klorür (AuCl), Altın (I III) klorür (Au4Cl8) ve Altın(III)klorür (Au2Cl6). Bir de kloroaurik asit HAuCI4 var. Bilindiği gibi altın asitler içerisinde çözülmez ve yalnızca kral suyu olarak bildiğimiz;  Hidroklorik asit ve Nitrik asitin 3:1 oranında göre karıştırılmasıyla oluşan;  asit karışımında çözülür. Altın elde etme proseslerinde de bu nedenle kral suyu kullanılır. Altın klorür satın almak isteseniz-internetten küçük bir araştırma yaptığınızda- gramının 25-30 dolar olduğunu görebilirsiniz. Yani 54 TL civarı. Şuan altının gramı 103 TL yani bakteri 1 gram Altın klorür, 1 gram altın  haline dönüştüremiyorsa bu işin verimliği yok demektir. Altın klorür bir atıksa muhtemelen altın üretim prosesinin atığıdır ve burada bakterinin yaptığı bir üretim değil, ayrıştırma veya saflaştırmadır.

Yapılan çalışma çok değerli ancak haberi ilk okuyanın aklına geldiği gibi altın üretmenin yolu değil, saflaştırma ve geri kazanmanın biyokimyasal yolu bulunmuştur. Haberlerin resminde görüldüğü gibi bu yolla külçe altınlar değil çok az miktarlar geri kazanılmaktadır. Yani bu buluşun ticari bir uygulamasının olduğunu söylemek için altın klorür kaynağının bolluğu ve elde etme maliyetine bağlı olarak değişecektir. 

İçimizdeki simya ateşinin hiç sönmemesi dileklerimizle...


Dr.Kimyager Hasan ÖZ

Devamını Oku »

5 Ekim 2012 Cuma

Bitkisel Atık Yağlar

Çevreye sorumluluk ve saygı insan olmanın/olabilmenin gereğidir. Hayatımızdaki küçük adımlarla büyük işler başarabiliriz aslında. Bu noktada en önemli hareket noktası geri dönüşüm ve bertaraf bilincinin oluşturulmasıdır. Günlük hayatımızda bilerek veya bilmeyerek çevreye tahmin edemeyeceğimiz kadar zarar verebilmekteyiz. Bu zararların önlenmesinde bireysel sorumluluklar olduğu kadar yönetimlerin de sorumluluğu vardır. Çevre konusunda değinilmesi gereken pek çok konu olmasına rağmen bu yazımızda bitkisel atık yağlar konusuna değineceğiz.

Bitkisel atık yağların direkt alıcı ortama verilmesiyle; 1 litre bitkisel atık yağ 1 milyon litre temiz suyu kirletmektedir. Evsel su kirliliğinin % 25'ini bitkisel atık yağlar oluşturmaktadır. Kanalizasyon tıkanmalarının % 40'ı bitkisel atık yağlardan kaynaklanmaktadır. Kullanılmış kızartmalık yağlar; yeraltı sularının kirlenmesine neden olabilir. Kirlenen yeraltı sularını temizlemek çok pahalı ve zordur. Yeraltı suları her ülke için önemli bir içme suyu kaynağıdır. Denize, akarsuya ve göle ulaşan bitkisel atık yağlar; kuşlara, balıklara ve diğer canlı türlerine zarar vermektedir. Bitkisel yağlar yüksek sıcaklıkta kolaylıkla okside olmakta kullanım ömürlerini tamamladıktan sonra ekotoksik özellikler göstermektedir. Kızartmada kullanılan yağlar; kısa sürede oksidasyona uğrayarak kanserojen bir özellik kazanır. Yanmış yağın yemeklerde kullanılması veya kızartma yapılması sağlığı tehlike altına koymaktır. Bitkisel atık yağlar; su yüzeyini kaplayarak havadan suya oksijen transferini önlemektedir. Bitkisel atık yağlar; zamanla suda bozunarak sudaki oksijeni tüketmektedir.

Atık bitkisel yağlar ekotoksik özelliklerinden dolayı çevreyle uyumlu olarak yönetilmesi gereken atıklar arasında yer almaktadır. Bu atıkların yönetiminin uygun şekilde sağlanması amacıyla Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan “Bitkisel Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği”  19.04.2005 tarih ve 25791 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bitkisel Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği kapsamında, bitkisel ham yağ rafine sanayinden çıkan soap-stock, tank dibi tortu ve yağlı topraklar, kullanılmış kızartmalık yağlar, çeşitli tesislerin yağ tutucularından çıkan yağlar ve kullanım süresi geçmiş olan bitkisel yağlar, bitkisel atık yağ olarak tanımlanmaktadır. Bu tanıma göre; normal vatandaşları ilgilendiren atık bitkisel yağ sınıfı; kullanılmış kızartmalık yağlardır. Yüksek sıcaklık altında okside olmuş, tekrar kullanımı sağlık açısından uygun olmayan kızartma yağları kullanılmış kızartmalık yağ olarak adlandırılmaktadır. Evsel kullanımda ise kızartmalık yağın iki defa, kısa aralıklarla kullandıktan sonra değiştirilmesi gerekmektedir. Bir defa kullanılan yağ, aradan bir süre geçtikten sonra tekrar kullanılmamalıdır.

Peki bu konuda biz bireysel olarak ne yapmalıyız? Yapmamız gereken gayet basit atık kızartma yağlarımızı lavaboya dökmemeli, herhangi bir plastik kaplarda toplamalıyız. Bir sitede oturuyorsak; sitenin muhtelif yerlerine bitkisel yağların toplanabileceği kaplar koyarak; site sakinlerinin bu konuda dikkatini çekecek dokümanlar hazırlayabiliriz. Bu şekilde atık kızartmalık yağlarımızı kaynağında ayrıştırarak; geri dönüşüm sürecine katılmalarını sağlayabiliriz. Peki toplanan yağları ne yapacağız? Bu konuda bulunduğunuz yerdeki belediyenin sorumluluğu var. Alternatif Enerji ve Biyodizel Üreticileri Birliği (ALBİYOBİR) belediyelerle ortak çalışma yaparak; bitkisel atık yağların toplanarak; geri dönüşümünü sağlamaktadır.  Topladığınız atık bitkisel yağların ne yapılacağı ile ilgili olarak; bulduğunuz yerdeki belediye ile irtibata geçebilirsiniz. Ayrıca Ezici Biyodizel atık yağları toplamaktadır. Hatta firmanın Alo Atık Hattı bulunmaktadır: 444 28 45. Bu numarayı aradığınızda topladığınız atık yağlar alınmaktadır. Ezici Biyodizel’in protokolü olduğu belediyeleri öğrenmek için : http://www.ezici.com.tr/BIO.asp?p=16&sayfa=1&s=referans-belediyeler.xml 
Bitkisel atık yağların geri dönüşüm prosesinde atık yağlardan biyodizel elde edilmektedir. Bitkisel atık yağlardan biyodizel üretilmesi sonucunda; 1 litre motorinin yerine kullanılmasıyla; 3 kg CO2 emisyonunda azalma olacaktır. Biodizel yenilenebilir bir enerjidir. Biodizel kullanımı hava kalitesini iyileştirmektedir. Tüm dünya ülkelerinde enerjide dışa bağımlılığı azaltmak amacıyla ulusal bir yakıt olarak kullanılan biyodizel, ülkemizde de önemli bir enerji açığını kapatacak, birçok kişiye istihdam sağlayacaktır. Ancak bu konuda üreticilere kolaylıklar sağlayacak yasal düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.  Bu konuda İzmit Belediyesinin çok güzel bir projesi hayata geçmiştir. Ev hanımları ve site sakinleri atık bitkisel yağlarını toplamakta; belediye bunları toplamakta ve geri dönüşüm tesisinde biyodizele dönüştürmektedir. Elde edilen biyodizel belediye araçlarında kullanılmaktadır. Böylece hem yakıt tasarrufu sağlanmakta, hem de çevre korunmaktadır. Benzer uygulamaların tüm yurt çapında yaygınlaştırılması dileklerimizle; ‘UNUTMAYALIM Kİ; BU DÜNYA SADECE BİZİM DEĞİL, BİZ ve BİZDEN SONRAKİ TÜM CANLILARIN.’       


Dr.Kimyager Hasan ÖZ
hasanmail@hotmail.com

Kaynaklar:
1-    Bitkisel Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği,   19.04.2005 tarih ve 25791 sayılı Resmi Gazete.
2-    Bitkisel Atık Yağların Kontrolü: http://www.cygm.gov.tr/CYGM/Files/yayinlar/kitap/bitkisel_atik_yaglarin_yonetimi_kitapcigi.pdf, Erişim Tarihi:05.10.2012





Devamını Oku »

3 Ekim 2012 Çarşamba

Kozmetik Ürünleri Anlayabilme



 Kozmetik ürünler hepimizin hayatına az veya çok girmektedir. Tüm kozmetik ürünlerin zararlı olduğuna dair yanlış bir kanı vardır. Kozmetik ürünler bilinçli kullanıldığında fizyolojik, psikolojik, sosyal v.b etkileri nedeniyle insan hayatına anlam katmaktadır. Kozmetik ürünleri sihirli bir değnek değildir. Aşırı beklentiye girmemek gerekir. Kozmetik ürünleri alırken neyi ne amaçla almamız gerektiğini bilmeli, ürünler hakkında temel bilgilere sahip olmamız gerekir. Tüketicilerin bilmesi gereken bazı temel kavramlar şunlardır : 

-Kozmetik ürün: İnsan vücudunun epiderma, tırnaklar, kıllar, saçlar, dudaklar ve dış genital organlar gibi değişik dış kısımlarına, dişlere ve ağız mukozasına uygulanmak üzere hazırlanmış, tek veya temel amacı bu kısımları temizlemek, koku vermek, görünümünü değiştirmek ve/veya vücut kokularını düzeltmek ve/veya korumak veya iyi bir durumda tutmak olan bütün preparatlar veya maddelerdir [1].

-Kozmetik ürün bileşenleri: Kozmetik ürünün yapısında kullanılan, parfüm ve aromatik bileşim dışında olan, sentetik veya doğal kaynaklı her tür kimyasal madde veya preparata verilen isimdir [1].

-Doğal Ürünler : Direkt olarak bitki veya hayvan ürünlerinden çıkarılan içeriklerdir. Sentetik olmayan ürünlerdir.

- Hipoalerjenik : Hassasiyete eğilimi olan kişilerde oluşan alerjik reaksiyon risklerini en aza indiren ürünler için kullanılan ifadedir. Ürünün hipoalerjenik olması alerji riski içermediği anlamına gelmektedir [2].

- Alkolsüz : Genel bazı belirli kozmetik ürünlerin etil alkol içermediğini bildirmektedir.

-Kokusuz : Bu şekilde etiketlenmiş ürünlerde keskin bir koku bulunmamaktadır. Ancak mevcut kimyasalların kokusunu baskılamak için az miktarda koku maddesi içerebilmektedir.

-Nonkomodojenik: Bu tür ürünler akne (sivilce) oluşumuna neden olmazlar. Genellikle gözeneklerin tıkanması sonucu sivilceler oluşmaktadır. Bu ürünler yağ ve alkol içermeyen ürünlerdir [3]. Ancak bu ürünleri kullanlarda sivilce oluşmayacak diye bir garanti yoktur.

-Raf Ömrü : Bir kozmetik ürününün normal koşullarda depolanma ve kullanılma süresidir. Eğer ürün uygun bir biçimde stoklanmamışsa, ürünün raf ömrü normalden daha az olabilir.

-Cruelty Free : Bu ürünler hayvanlar üzerinde test edilmemiştir. Kozmetiklerde genellikle hayvanlar üzerinde test edilmiştir. Ancak bazı hayvan sever tüketiciler herhangi bir hayvan testine tabii tutulmamıştır ibaresini görmek istemektedir [4].

-Alfa-Hidroksi asitler (AHA): Günümüzde dermakozmetik uygulamalarda kullanılan meyve asitleridir.  Çeşitli krışıkların giderilmesi amacıyla kullanılırlar. En sık kullanılanı glikolik asittir. AHA’lar epidermis üzerine deskuamasyon, düzleştirme ve epidermal differansiasyonu düzeltme yoluyla etkili olurlar [5].

-Vitaminler: Kırışıklıkların giderilmesinde, kuru ve yağlı ciltlerdeki değişimlerin önlenmesi amacıyla kozmetikler eklenmektedir. Aslında kozmetikler içerisine konulan vitaminler kremin stabilitesini korumak amacıyla kullanılmaktadır [6].  

-Antioksidanlar: Serbest radikallerle reaksiyona girerek; serbest radikallerin hücreye zarar vermesini önleyen maddelerdir.

-Ambalajlar: Kozmetiklerin iç ve dış ambalajlarında son kullanma tarihi, kullanım yeri ve şekli, şikayet halinde firmanın adı ve adresi gibi iletişim bilgilerinin silinemez, kolayca okunabilir ve görülebilir olması gerekmektedir.

-Dermokozmetikler: Her hangi bir cilt probleminin azalmasına yardımcı olan (Alerjik, aşırı derecede kuru ya da yağlı, nemsizlik, kırışıklık, elastikiyet kaybı, leke, akne, kılcal damar vs.) insan vücudunda ve doğada doğal olarak bulunan etken maddeler  içeren;  krem, jel ve serum formunda olan cilde sürülen (topikal) cilt bakım ürünleridir [7].

-SPF( Sun Protection Factor): Güneşten koruma ürünlerinde güneşten koruma faktörünün ölçüsüdür. İlgili ürünün güneş ışınlarından ne kadar koruduğunun bir ölçüsüdür.

-Anti Aging ürünler: Yaşlanmayı önleyen ürünlerdir. Gerçekte yaşlanma önlenemez bir süreçtir. Bu ürünler yaşlanmayı yavaşlatabilir veya sağlıklı bir yaşlanmaya katkıda bulunurlar.

-Organik Kozmetikler: Organik tarım ile elde edilen sertifikalı organik bitkilerin özsuları (organik hidrosol) kullanılarak üretilen kozmetik veya dermokozmetik ürünlerdir. Bir ürünün organik kozmetik olduğunu organik ürün sertifikaları ispat etmektedir. ECOCERT, uluslararası ‘Organik Sertifikalar’ sağlayan en önemli organizasyondur. Standart kuralları çok sıkıdır. Üretimin tamamını “her aşamada” denetlenmektedir.

-Aromaterapi ürünleri: Bünyesinde ucucu yağlar bulunduran ürünlerdir. Tamamen bitkisel ürünlerden elde edilirler. Tek başlarına kullanılabildikleri gibi farklı kozmetik ürünlerin hazırlanmasında da kullanılabilmektedir.


Dr.Kimyager Hasan ÖZ
hasanmail@hotmail.com


Kaynaklar

[2] La Roche-Posay, Sözlük, Hipoalerjenik, http://www.laroche-posay.com.tr/s%C3%B6zl%C3%BCk/H/H%C4%B0POALERJEN%C4%B0K-gl8-w1483.aspx, Erişim Tarihi:13.06.2012
[3] Dr. Leslie Baumann, Skin, Hair & Nail Science,  Skin Type Solution, http://skintypesolutions.com/index.php?option=com_article&view=article&id=239, Erişim Tarihi: 13.06.2012
[4] Cruelty Free , Wikipedia Free Encyclopedia,  http://en.wikipedia.org/wiki/Cruelty-free, Erişim Tarihi: 13.06.2012
[5] ŞANLI, H.E., Alfa Hidroksi Asitlerle Peeling, Turkiye Klinikleri J. Int. Med. Sci.,3(48):76-9,2007
[6]  Yrd. Doç. Dr. Canan Görpelioğlu, Fatih Üniversitesi Hastanesi Dermatoloji Anabilim Dalı, Kozmetiklerdeki vitaminler gerçekte ne kadar etkili?, http://herkonudan.com/genel-kultur/kulturel-bilgiler/3283-kozmetiklerdeki-vitaminler-gercekte-ne-kadar-etkili-.html, Erişim Tarihi: 14.06.2012
[7] Dermokozmetik Nedir?, http://www.pharmetic.org/bilgi-bankasi/dermokozmetik-nedir.pdf, Erişim Tarihi: 14.06.2012


Devamını Oku »

28 Eylül 2012 Cuma

Kozmetik Bir Ürünü Satın Alırken Dikkat Edilmesi Gerekenler



- Bir ürünü almadan önce içeriğini inceleyiniz: Sodyum lauryl sulfate (SLS), sodyum laureter sülfat (SLES), propilen glikol (PG), dietanolamin (DEA), kokamid DEA, lauramid DEA, flor, alfa hidroksi asit (AHA), alüminyum, bütan, dioksin, flüorokarbonlar, formaldehit, gliserin, kaolin, lanolin, mineral yağ, petrolatum, propan, talk, klorlu bileşiklee, PEG (Polietilen glikol) gibi kimyasalları yüksek oranda içeren ürünlerden uzak durun. Kozmetik ürünlerin ambalajında INCI (International Nomenclatune of Cosmetic Ingredients) olarak kısaltılan ürün bileşiminin yazılması zorundur. Bu bileşenler formulasyonda yüzdesi en çok olandan en az olana doğru sıralanarak yazılmak zorundadır. Buna dikkat ederek; formülasyondaki oranları hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz.

- Hangi kimyasallardan sakınmanız gerektiğini ve nedenlerini araştırarak, toksik olmayan içeriğe sahip markaların ürünlerini almaya özen gösteriniz: Kullandığınız veya kullanacağınız ürünün içerisinde hangi kimyasalların olduğu ve bu kimyasalların muhtemel risklerinin neler olduğu konusunda araştırma yapabileceğiniz pek çok site bulunmaktadır. Bunlardan biri: CosDNA. Ürün bazlı ve içerindeki kimyasal bazlı araştırma yapabilirsiniz. www.cosdna.com  adresine girip, Product Search kısmını tıklayıp, ürünün adını yazdığınızda ürünün içeriğindeki kimyasallar listelenmekte ve her kimyasalın karşısında fonksiyonu, tahriş etme potansiyeli ve güvenli olup olmadığı renkli kutucuklarla bildirilmektedir. Kutulardaki renk kırmızı ise zararlı madde,
sarı ise şüpheli veya tahriş yapabilen madde, yeşil ise güvenli  madde demektir. Böylece aldığınız veya alacağınız ürünün bileşiminin güvenliği hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz. Aynı sitede kozmetiklerde kullanılan kimyasalları tek tek de araştırabilirsiniz. Ingredients yazan yere tıklayıp, aramak istediğiniz kimyasalın adını yazdığınızda, kimyasalın ne amaçla kullanıldığı ve gerekli bilgiler verilmektedir.

- Eğer riskli bir gruptaysanız kozmetik ürünleri alırken daha seçici olun: Gebeler, bebek emziren bayanlar, belirgin alerjisi bulunanlar, deri hastalığı olanlar, bebekler, gelişim çağındaki çocuklar  bir kozmetik ürünü seçerken daha dikkatli olmalıdır. Kokulu ürünlerden özellikle gebelerin, bebeklerin ve gelişim çağındaki çocukların sakınması gerekmektedir.

- Kozmetik ürünlerde raf ömrüne özellikle dikkat ediniz: Raf ömrünü tamamlamış ürünler kanserojenik ve toksik etki gösteremeye daha meyillidir. Dahası bu ürünler beklenmedik yan etkilerin ve alerjilerin gelişmesine neden olabilir. Kozmetik ürünlerinizi satış döngüsünün hızlı olduğu yerlerden almanız bu riski azaltabilir.  Ayrıca kozmetiklerin raf ömrü boyunca uygun koşullarda saklanması da son derece önemlidir. Isı, ışık ve nemden etkilenecek ürünler için özel saklama şartlarının oluşturulması gerekmektedir. Aksi taktirde bu ürünler raf ömrünü tamamlamamış olsalar da bozulurlar. Bozulmuş olan ürünün kokusu, kıvamı, rengi değişir ve su/yağ  fazı ayrılmış halde görülür. Bu tür bozulmaya uğramış ürünleri kesinlikle kullanmayınız.

- Ergonimik ambalaja sahip ürünleri tercih ediniz: Kullanım ve saklama esnasında kolaylıklar sağlayan tasarımları tercih etmeniz hem kullanırken hem de ürünü saklarken kolaylıklar sağlayacaktır. Kullanım esnasında bakteriyel bulaşmanın en az olabilecek ambalajların tercih edilmesi, sağlık açısından son derece önemlidir.  Birden çok kişi tarafından kullanılabilcek  ürünlerin, yer aldığı kaptan direkt almak yerine tek kullanımlık aplikatörler, fırçalar ve spatulalar yardımıyla alınabilecek ürünleri tercih etmeye özen gösteriniz.

-Organik ürünleri tercih etmeye özen gösteriniz: Organik ürün sertifikasına sahip, bitkisel kaynaklardan elde edilen, insan sağlığına ve çevreye dost ürünlerin kullanmaya çalışın.  Eğer tamamen organik ürünleri alamıyorsanız; içeriğinde sentetik madde içeriği az olan ürünleri tercih ediniz. Çok fazla ham madde içeren ürünler yerine daha az ham madde içeren ürünleri tercih ediniz.

- Sık kullanılan bir ürün değilse ekonomik olsa bile büyük boy ambalajlardaki ürünler tercih edilmemelidir: Bazı ürünler günlük olarak sık sık uygulayarak kullanılmasına karşın bazı ürünler haftada veya ayda bir kez kullanılmaktadır. Bu gibi az kullan ürünlerin küçük boy olanları tercih edilmelidir.

-Ambalajı açılmış, zarar görmüş ürünleri kesinlikle almayınız.


Kozmetik Bir Ürün- Kullanırken Dikkat Edilmesi Gerekenler

 -Belirli ürün grupları sürekli değiştirmeyiniz: Güveliğinden emin olduğunuz ve sağlığınız açısından alerji vb. yan etkilere sebep olmadığını daha önce kullanarak test ettiğiniz ürünleri sık sık değiştirmeyiniz. Sürekli kullandığınız markaların ürünleri tercih ediniz.

- Ürünleri uygun koşullarda saklayınız: Ürün ambalajında yazan saklama koşullana mutlaka uyunuz. Kozmetik ürünleri makyaj masanızda veya çekmecelerinde saklamak yerine ambaj üzerinde yazan koşullarda saklayınız. Isı, ışık veya nemden korunması gereken ürünlere bu hassasiyeti özellikle gösteriniz.

- Bir ürünü ilk defa kullanacaksanız mutlaka alerji testi yapınız: Alerjik reaksiyon gelişme riskine karşı, ürünü sürmeden önce bir deri testi yapın. Bunu ürünün çok az kısmını derinin küçük bir noktasına uygulayarak gerçekleştirebilirsiniz.

- Ürünü kullanırken bakteri üremesini sağlayacak kullanım şekillerinden uzak durunuz: Ürünün içinde bakteri ürememesi için ürün parmakla değil, spatula, tek kullanımlık aplikatörler ve fırçalar ile  alınmalı cilde direkt temas edilmemelidir.

-Farklı iki veya daha çok kozmetiği karıştırmadan kullanınız: Kozmetikler içerisindeki kimysallar birbirinden çok farklı olabilir. Bir ürünün dermatolojik güvenlik testleri sadece o ürün içerisindeki kimyasallara göre yapılmaktadır.  Birden fazla kozmetiğin karıştırılarak kullanılması veya uygulama alanında karışıtırlması beklenmedik reaksiyonların gelişmesine sebep olabilir.

Dr.Kimyager Hasan ÖZ
hasanmail@hotmail.com

Bu yazımız LabMedya Gazetesi 13.Sayısında da yayınlanmıştır. LabMedya'da okumak için TIKLAYINIZ.


Devamını Oku »

19 Eylül 2012 Çarşamba

Güzelliğin Bedeli Ağır Olmasın!


 İnsanlar tarihin eski çağlarından beri güzel görünmek adına sağlığa zararlı pek çok uygulamalara razı olmuşlardır. Örneğin Mısırlılar göz altını boyamakta rastık kullanmışlardır. Rastık; kurşun, bakır, badem külü, odun isi vs. gibi malzemelerden üretilmekteydi [1]. Ortaçağ Avrupasında soyluluk göstergesi olarak; beyaz görünmek için yüz beyazlatmada, içinde karbonat, hidroksit ve kurşun oksit bulunan özel bir karışım kullanılıyordu. Her kullanımda bedende biriken bu maddeler, sayısız fiziksel rahatsızlığa neden olur; kimi zaman kasların felç olmasına ya da ölümlere yol açardı [2]. Teknoloji ve endüstriyel üretim tekniklerinin gelişmesiyle birlikte; kozmetik ürünlerin kalitesi de yükselmiş, ürünlerde sağlık ve toksite gibi kriterler de ön plana çıkmıştır. Günümüzde kozmetiğe ödenen bedeller dışında acaba başka bedeller ödeniyor mu?

Sağlık Bakanlığı, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu kozmetik ürünü; ‘insan vücudunun epiderma, tırnaklar, kıllar, saçlar, dudaklar ve dış genital organlar gibi değişik dış  kısımlarına, dişlere ve ağız mukozasına uygulanmak üzere hazırlanmış, tek veya temel amacı bu kısımları temizlemek, koku vermek, görünümünü değiştirmek ve/veya vücut kokularını düzeltmek ve/veya korumak veya iyi bir durumda tutmak olan bütün preparatları veya maddeleri kapsar’ şeklinde tanımlamaktadır [3].  Kozmetik yönetmeliğinin Ek-II ve Ek-III’ünde kozmetik ürünlerde kullanımı yasak maddeler, Ek-IV’ünde kozmetik ürünlerde kullanılmasına izin verilen boyar maddeler listesine,  Ek-VI’ünde, kozmetik ürünlerin içerebileceği koruyuculara, Ek-VII’inde; izin verilen UV filtrelerine yer verilmiştir [4].

Kozmetik ürünlerde kanun, yönetmelik ve tebliğlerde belirtilen kurallara uyulması, yasak olan kimyasalların kullanılmaması gerekmektedir. Ancak ‘merdiven altı’ olarak tabir edilen ruhsatsız ürünlerde maliyetleri düşürmek adına yasak olan ham maddelerin kullanımına başvurulmaktadır. Kozmetik ürünlerde kullanılan bazı kimyasallar üzerinde yeterli bilimsel çalışmalar olmadığı, için hali hazırda yasak olmamasına rağmen ileride bu kimyasalların zararlı olduğu anlaşılınca yetkili makamlarca yasaklanmakta ve bu ürünler toplatılmaktadır. Ancak üzerinde ihtilaflar bulunan bazı kimyasallar, bazı çevrelerce sağlığa zararlı kabul edilmekte, bazı çevrelerce de zararın çok yüksek dozlarda, insan vücudunda birikimi sonucu meydana geleceği ileri sürülmektedir. Bu nedenle bu şüpheli kimyasalların kullanımına devam edilmektedir. Kozmetik ürünlerde kullanılan tüm kimyasallar deri ve mukoza yoluyla vücuda girmekte ve çeşitli organ ve dokularda birikim yapmaktadır. Sonuçta bu kimyasallar bazı kişilerde allerji, kanser ve diğer sağlık problemlerine sebep olabilmektedir.

Kozmetik ve kişisel bakım ürünleri kanserojen ve diğer tehlikeli kimyaslları içermektedir: Sodyum lauryl sulfate (SLS), sodyum laureter sülfat (SLES), propilen glikol, dietanolamin (DEA), kokamid DEA, lauramid DEA, flor, alkol, alfa hidroksi asit (AHA), alüminyum, bütan, dioksin, flüorokarbonlar, formaldehit, gliserin, kaolin, lanolin, mineral yağ, petrolatum, propan, talk ve daha yüzlercesi [5].

Kozmetiklerdeki Riskli Bazı Kimyasallar

Kimyasal
Etki
1,4 Dioksan
Öldürücü dozu 5170 mg/kg’dır. Gözleri ve solunum yollarını tahriş edebilir. Merkezi sinir sistemi, karaciğer ve böbreklerde hasara neden olduğu düşünülmektedir.[6]
2-bromo-2-nitropropane- 1,3-diol (Bronopol) 
Koruyucu olarak kullanılmaktadır. Ağız yoluyla alınması halinde 254 mg/kg, deri yoluyla alınmasında 1600 mg/kg öldürücü dozudur. Gözler ve deride tahrişe neden olabilmektedir [7].
İzopropil Alkol
Deride tahrişe sebep olabilir. Erken yaşlanmaya neden olabilir. Ağız yoluyla alındığında merkezi sinir sistemi üzerinde etkili olmaktadır. Metanol kadar toksik değildir [8].
Amonyum Laureth Sülfat (ALES)
Göz ve cilt tahrişlerine neden olur [9].
Amonyum Lauryl Sülfat (ALS), Sodyum Lauryl Sülfay (SLS)
Genellikle şampuan, diş macunu, yüz sabunu, deterjan ve vücut banyo temizlik ürünlerinde kullanılır. SLS ve ALS ciltte tahrişe neden olabilir [9].
Benzalkonyum Klorür
Katyonik yüzey aktif ajan. Dezefektanlarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Deri ve göz için tahriş edicidir [9].
Butylated Hidroxyanisole (BHA) 
Deri ile temasta alerjik reaksiyona neden olur. Ayrıca kontakt dermatite yol açabilir [9].
Bütillendirilmiş hidroksitolüen (BHT)
Kontakt dermatite yol açabilir [9].
İzotiazolinon
Koruyucu olarak kullanılmaktadır. Deride alerji yapma riski yüksektir [10].
Cocoamidopropyl Betaine
Göz ve deride tahrişe sebep olabilir [9].
DEA (dietanolamin), MEA(monoetanolamin), ve TEA (trietanolamin) 
Kanser riskini artıran tehlikeli şüpheli malzeme listesindedirler. Alerjik reaksiyonlar yapabilir ve uzun vadeli kullanımında böbrek ve karaciğere rahatsızlık verebilmektedirler [9].
Diazolidinyl üre
Antimikrobiyal, koruyucu. Kontak dermatitin başlıca nedeni olarak belirtilir. Kanserojen kimyasal olan formaldehit içerir [11].
Formaldehit
Koruyucu olarak ürünlere eklenmektedir. Kanserojendir.Allerji, kaşıntı ve cilt tahrişine, baş ağrısına ve kronik bitkinliğe sebep olur [9]. 
Imidazolidinil üre
Dermatite neden olur. Toksiktir ve 10°C ‘nin üstünde kanserojenik bir kimyasal olan formaldehit oluşumuna neden olur [12].
Mineral Yağlar
Petrol türevidir. Kaplayıcıdır. Sivilce ve diğer cilt şikayetlerine neden olabilir [9].
Nitrosating Ajanlar
CocoylSarcosine, DEA bileşikleri, Imidiazolidinyl Ure, Formaldehit, Lauryl Sarcosine, MEA Bileşikleri, Quaternium-7,15,31,60, diğerleri, Sodium Lauryl Sulfat,
Ammonium  Lauryl Sulfat,Sodium  Laureth  Sulfat, Ammonium  Laureth  Sulfate,Sodium  Methyl Cocoyl Taurate,TEA bileşikleri bu grubu oluşturur. Bu maddelerin kanserojen etkilerinden şüphelenilmektedir [9]. 

 Paraben koruyucular (metil, propil, butil, ve etil)
Toksik oldukları bilinmesine rağmen oldukça yaygın olarak kullanılmaktadır. Alerjik reaksiyon ve ciltte kızarıklığa neden olabilir. [9].
Polietilen glikol (PEG) bileşikleri
Kontakt dermatit sebeplerden biridir. Potansiyel olarak kanserojendir. Cildin yaşlı görünümünü artırır ve bakterilere karşı daha fazla savunmasız duruma sokar [9].
Propilen / Butylene Glycol
Cilde nüfuz ederek, proteini ve hücresel yapıyı zayıflabilir [9].
PVP/VA Kopolymer
Petrol bazlı bir içerik. Toksiktir. Ciltte kabarcıklar ve alerjik reaksiyona neden olur. Uzun müddet ve tekrarlanmaya maruz kalındığında cilt tahrişlerine neden olabilir. Eğer cilt nemli ise, daha sert tepki verebilir [9].
Sentetik renk vericiler
FD7C veya D4C olarak etiketlenen bu maddeler ciddi boyutlarda kanserojen [13].
Talk
Korucu olarak kullanılmaktadır. Özellikle yumurtalık ve karaciğer kanseriyle ilişkili olduğu düşünülmekte ise de sonuçlar birbiriyle çelişmektedir [14].  
Tablo-1: Kozmetiklerdeki Riskli Bazı Kimyasallar ve etkileri

Kozmetiklerdeki riskli bazı kimyasallar ve etkiler tablo-1’de verilmiştir. Bu kimyasalları içeren her kozmetik ürün çok tehlikelidir demek de son derece yanlıştır. Bu etkilerin görülüp görülmemesi kişiden kişiye değişebilmektedir. Ayrıca toksikoloji bilminin kurucusu Paraselsus’un söylediği gibi ‘Her Şey Zehirdir ve Bu Sadece Doz Meselesidir’. Kozmetik ürünlerde kullanılan bu riskli kimyasalların da tehlikeli olmaları bileşimde bulunan dozlarına bağlıdır.  Yine de kozmetik ürünleri alırken dikkatli olmak ve bileşenlerine dikkat etmek son derece önemlidir.

Güvenlik İçin Araştırma

Kozmetik ürünleri sık sık değiştirmek çok da uygun değildir. Bu nedenle cildinize zarar vermediğini gözlemlediğiniz, ürün hakkında araştırma yaparak sürekli bu ürünleri kullanmanız faydanıza olacaktır. Kullandığınız veya kullanacağınız ürünün içerisinde hangi kimyasalların olduğu ve bu kimyasalların muhtemel risklerinin neler olduğu konusunda araştırma yapabileceğiniz pek çok site bulunmakta. Bunlardan biri CosDNA. Ürün bazlı ve içerindeki kimyasal bazlı araştırma yapabilirsiniz. www.cosdna.com  adresine girip, Product Search kısmını tıklayıp, ürünün adını yazdığınızda ürünün içeriğindeki kimyasallar listelenmekte ve her kimyasalın karşısında fonksiyonu, tahriş etme potansiyeli ve güvenli olup olmadığı renkli kutucuklarla bildirilmektedir. Kutulardaki renk kırmızı ise zararlı madde,
sarı ise şüpheli veya tahriş yapabilen madde, yeşil ise güvenli  madde demektir. Böylece aldığınız veya alacağınız ürünün bileşiminin güvenliği hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz. Aynı sitede kozmetiklerde kullanılan kimyasalları tek tek de araştırabilirsiniz. Ingredients yazan yere tıklayıp, aramak istediğiniz kimyasalın adını yazdığınızda, kimyasalın ne amaçla kullanıldığı ve gerekli bilgiler verilmektedir.

Sonuç

Kozmetikler, günlük hayatımızda çok fazla yer tutmaktadır. Kozmetik ürünler sağlığa zararlı yüzlerce madde bulundurmaktadır. Uzun süreli ürekli kullanma neticesinde sağlık sakıncaları da artmaktadır. İçinde ne olduğu bilinmeyen, standartların altındaki ürünlerin kullanılması bu zararları daha da artırmaktadır. Bu nedenle kozmetik alırken; ürünler hakkında araştırma yapılmalı, güvenilir ve kalite standartlarını sağlayan ürünler tercih edilmelidir. Kozmetik ürünler, gerekmedikçe kullanılmamalı, çok düşük miktarlarda kullanılmalı, bu tür ürünler vücutta fazla tutulmamalı, en kısa zamanda yıkanarak; vücuttan uzaklaştırılmalıdır. Mümkünse organik olanlar (organik ürün sertifikası olanlar) tercih edilmelidir.

Dr.Kimyager Hasan ÖZ 
hasanmail@hotmail.com

Kaynaklar

[1] Cosmetics and Perfumes, Egypt, 10,000 BCE by Mindy Cohen, 1999 .
[2]  T. Lambert, A Brıef Hıstory of Cosmetıcs and Make Up, http://www.localhistories.org/cosmetics.html
[3] T.C. Sağlık Bakanlığı, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Kozmetik Ürün Tanımı, http://www.iegm.gov.tr/Default.aspx?sayfa=kozmetik_tanimi&lang=tr-TR
[5]  Cosmetics, Personal Care Products, Household Products, and Cancer http://www.alkalizeforhealth.net/cosmetics.htm, Erişim Tarihi:13.06.2012
[6] Surprenant, Kenneth S. ,Dioxane in Ullmann's Encyclopedia of Industrial Chemistry, 2000.
[7] Material Safety Data Sheet for Bronopol, http://www.verichem.com/uploads/MSDS%20Vericide%20Bronopol.pdf, Erişim Tarihi: 13.06.2012
[8] Material Safety Data Sheet for IPA, http://www.sciencelab.com/msds.php?msdsId=9924412 , Erişim Tarihi: 13.06.2012
[9] Toxic Cosmetics Ingredient List, http://www.alkalizeforhealth.net/Ltoxiccosmetics.htm#14, Erişim Tarihi:13.06.2012
[10] Kontakt (temas) Allerjenleri, http://www.allerjim.com/kd_allerjenler.htm, Erişim Tarihi:13.06.2012
[11] Diazolidinyl üre, http://www.truthinaging.com/ingredients/diazolidinyl-urea, Erişim Tarihi: 13.06.2012
[12] Imidazolidinyl urea  toxicological data, http://ntp.niehs.nih.gov/ntp/htdocs/Chem_Background/ExSumPdf/ImidazolidinylUrea.pdf, Erişim Tarihi: 13.06.2012
[13] Cancer, Crystal Heart Healıng Centre, http://www.crystalheartsanctuary.com/documents/Crystal%20Heart%20Sanctuary%202011%20June.pdf, Erişim Tarihi: 13.06.2012
[14] Talcum powder and cancer, Cancer Research UK, http://info.cancerresearchuk.org/healthyliving/cancercontroversies/talcum-powder/, Erişim Tarihi: 13.06.2012 


Devamını Oku »