Aktüel Kimya

Biz hayatı kimya ile açıklıyoruz. Kimyasız hayatı düşünemiyor, hayatımıza kimya ile anlam katmaya çalıyoruz. Günlük hayatta kimya ile ilgili ip uçlarını bu blogda veriyoruz.

17 Aralık 2012 Pazartesi

Toksik Kimyasallardan Uzak Durma İpuçları-3


Günümüzde artan dünya nüfusuna yetecek kadar doğal kaynak bulunmamaktadır. Fakat talep hızla artarken arzın da paralel olarak artması kaçınılmazdır. Doğal kaynakların sınırlı olması arzın artmasının önündeki en büyük engeldir. Bu iktisadi gerçekler yeni arayış ve yönelimlere sebep olmaktadır. Noktada kimyasallar devreye girmektedir. Dolayısıyla kimyasallar hayatımızın her noktasına girmiş durumdadır. Kimyasalların bu istilasının insan sağlığı üzerindeki etkileri üzerine pek çok araştırma yapılmış, makale yazılmıştır. Tehlikesi kesin olarak ispatlanmış kimyasalların yanında; tehlikesi şüpheli olan pek çok kimyasal da vardır. Konuya temkinli yaklaşan bazı bilim insanları; çalışmaların insanların hayatı boyunca maruz kalamayacağı dozlarla yapıldığını, bu kimyasalın tehlikeli olsa bile insan sağlığını doğrudan etkileyemeyeceğini tezini savunmaktadırlar. Kimyasallar tehlikeli olsun veya olmasın; günümüzde kanser vakalarının, ölü doğumların, gebelik anamolilerini, kısırlığın, v.b. artmış olduğu yadsınmaz bir gerçektir. Bu vakalardaki artma insanları atalarının yaşam tarzını incelemeye sevk etmektedir. Bu incelemeden dedelerimiz, bekli de onların dedeleri her şeyin doğalını kullandıkları için uzun ve sağlıklı yaşamaktadır, sonucunu çıkartmaktayız. Günümüzde %100 doğal yaşamak imkansız, fakat kimyasal istilasını en aza indirmek mümkün. Bunun için sadece biraz dikkatli olmamız yeterli. Bizler de bu dikkate başlangıç olması adına basit ip uçlarından oluşan bir yazı dizisi hazırladık. Faydalı olması dileğiyle…

Ev Temizliği

-Doğal temizlik ürünlerine geçin: Geleneksel temizlik ürünleri yarardan çok zarar verebilmektedir. En basit temizleme maddesi en az 7-8 kimyasal maddenin bileşiminden oluşmaktadır. Bu kimyasalların hepsinin güvenli olduğundan emin olamazsınız. Bunun için öncelikle güven veren kaliteli ürünler kullanmaya, sonrasın da bu ürünlerin aşırısının kullanımından kaçının. En iyi temizlik maddesi sudur. Ancak bazı lekeleri gidermek için su yeterli olmamaktadır. Geleneksek temizlik ürünlerine alternatif soda, tuz, limon tuzu, boraks, sabun, gibi ürünleri tercih edebilirsiniz. Doğal temizlik maddeleri hakkında ayrıntılı bilgi almak için ilgili yazımızı okuyabilirsiniz: TIKLAYINIZ.

-Döşeme ve mobilya alırken ve temizlerken dikkat edin: Döşeme ve mobilyalar yangınlarda zarar görmemesi için alev geciktirici bir tabaka ile kaplanabilmektedir. Eğer  bromlu alev geciktiriciler (BFRs) kullanılmışsa bunalar sağlık açısından riskler oluşturmaktadır. Bunlar plastik, tekstil ve elektroniklerde de yaygın olarak kullanılmaktadır. Ürünün alevlenmesini geciktirmektedir.  Bu madde normal gelişme için gereken hormonal fonksiyonları önemli derecede etkilemektedir. Bu maddelerin kanserojen olduğu yönünde yayınlar mevcuttur. Bu nedenle bu tür ürünleri alırken aşırı boyalı görünenlerin yerine daha doğal ve sade görünenleri tercih edin. Aynı zamanda oturma kısımları pamuk ve yünle doldurulmuş olanları tercih edin. Çünkü dolgu maddesinde de alev geciktiriciler kullanılabilmektedir. Bunun dışında döşeme ve mobilyaların temizliğinde kullanılan ürünler toksik kimyasallar içerebileceğinden bunun için de doğal temizlik maddelerine yönelin.

-Halı ve döşemeler için leke çıkarıcılar PFOA içerebilmektedir: Bu da evlerimizde toksik PFOA birikimine neden olabilmektedir. Perflorooktanoik Asit (PFOA), floropolimerlerin yapımında kullanılan, suda çözünebilen, sudaki sıvıları ve yağları emulsifiye edebilen bir kimyasaldır.


PFOA insanlar için toksik ve kanserojen bir maddedir. Ayrıca hormon dengesi üzerinde de etkileri bulunmaktadır. Amerikada yapılan bir çalışmada kan serumunda PFOA seviyesi yüksek olanlarda; kolestrol ve  ürik asit sevilerinde artma olduğu saptanmış ve PFOA ile ilişkilendirilmiş, erken hayvan deneylerinde US’de kronik böbrek hastalıkları ile PFOA arasında bir bağlantı olabileceği bildirilmiştir.

-VOCs (Uçucu Organik Bileşikler)’den uzak durun: Yapısında en az bir karbon ve hidrojen atomu içeren kimyasal bileşikler organik bileşikler adını alırlar. Kaynama noktaları 50-260 oC arasındadır. Kolaylıkla buharlaşabilirler. Farklı birçok çeşidi bulunan uçucu organik bileşiklerin en önemli kaynakları inşaat ve dekorasyonda kullanılan malzemelerdir. Toksik özellik taşıyan bu bileşikler solunum yolu hastalıklarına sebep oldukları gibi, yüksek konsantrasyonlarda sinir sisteminde tahribata yol açmaktadır. Bu nedenle dekorasyon malzemelerini doğal ham maddelerden yapılmış ürünlerden tercih edin.

Dr.Kimyager Hasan ÖZ
hasanmail@hotmail.com

Toksik Kimyasallardan Uzak Durma İpuçları-1 Yazısını okumak için TIKLAYINIZ
Toksik Kimyasallardan Uzak Durma İpuçları-2 Yazımızı Okumak İçin TIKLAYINIZ
Toksik Kimyasallardan Uzak Durma İpuçları-4 Yazımızı Okumak İçin TIKLAYINIZ

Devamını Oku »

10 Aralık 2012 Pazartesi

Toksik Kimyasallardan Uzak Durma İpuçları-2



Günümüzde artan dünya nüfusuna yetecek kadar doğal kaynak bulunmamaktadır. Fakat talep hızla artarken arzın da paralel olarak artması kaçınılmazdır. Doğal kaynakların sınırlı olması arzın artmasının önündeki en büyük engeldir. Bu iktisadi gerçekler yeni arayış ve yönelimlere sebep olmaktadır. Noktada kimyasallar devreye girmektedir. Dolayısıyla kimyasallar hayatımızın her noktasına girmiş durumdadır. Kimyasalların bu istilasının insan sağlığı üzerindeki etkileri üzerine pek çok araştırma yapılmış, makale yazılmıştır. Tehlikesi kesin olarak ispatlanmış kimyasalların yanında; tehlikesi şüpheli olan pek çok kimyasal da vardır. Konuya temkinli yaklaşan bazı bilim insanları; çalışmaların insanların hayatı boyunca maruz kalamayacağı dozlarla yapıldığını, bu kimyasalın tehlikeli olsa bile insan sağlığını doğrudan etkileyemeyeceğini tezini savunmaktadırlar. Kimyasallar tehlikeli olsun veya olmasın; günümüzde kanser vakalarının, ölü doğumların, gebelik anamolilerini, kısırlığın, v.b. artmış olduğu yadsınmaz bir gerçektir. Bu vakalardaki artma insanları atalarının yaşam tarzını incelemeye sevk etmektedir. Bu incelemeden dedelerimiz, bekli de onların dedeleri her şeyin doğalını kullandıkları için uzun ve sağlıklı yaşamaktadır, sonucunu çıkartmaktayız. Günümüzde %100 doğal yaşamak imkansız, fakat kimyasal istilasını en aza indirmek mümkün. Bunun için sadece biraz dikkatli olmamız yeterli. Bizler de bu dikkate başlangıç olması adına basit ip uçlarından oluşan bir yazı dizisi hazırladık. Faydalı olması dileğiyle…

Pişirme ve Saklama Kapları

-BPA içermeyen ürünler satın alın: Plastik biberonlar, su şişeleri, bardaklar, saklama kapları gibi ürünlerde bisfenol-A (BPA) bulunma ihtimali vardır. Bisfenol-A’nin endokrin sistem üzerine zararlı etkisi olduğu bilinmektedir. Yapılan çalışmalar BPA’nın kanserojen, mutajen ve immün sistem üzerinde olumsuz etkisi olduğunu göstermektedir. Bu nedenle plastik kaplar yerine cam veya paslanmaz çelik ürünleri tercih ediniz.

-Teflon kapları kullanırken dikkatli olun: Teflon, florlanmış etilen polimeri olan bir politetrafloroetilendir. PTFE polimerin ticari adı teflondur. Teflonun yüksek sıcaklıklarda sağlığa zararlı, toksik gazlar meydana getirerek bozunduğu bir gerçektir. Ancak bu bozunma yaklaşık 400oC’nin üzerindeki bir sıcaklıkta meydana gelmektedir. Teflon aşırı sıcaklıkta tetrafloroetilen (TFE), hegzafloropropan (HFP), oktaflorosiklobütan (OFCB), perfloroizobütan (PFIB), karbonilflorür (COF2), karbontetraflorür (CF4), trifloroasetikasit (TFA), trifloroasetik asit florür, perflorobütan, silikon tetraflorür (SiF4), hidroflorikasit (HF), monofloroasetik asit (MFA) gibi toksik gazların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu risk eskimiş, çizik ürünlerde daha fazladır. Bu ürünlerin alternatifi seramik ve paslanmaz çelik olabilir. Telfon kaplar ve zararları hakkında ayrıntılı bilgi edinmek için ilgili yazımızı okuyabilirsiniz: TIKLAYINIZ.

-Plastik kapları ısıtmayınız: Plastik kapları kesinlikle mikrodalgada ısıtmayın. Plastik kaplar içerisine sıcak maddeleri koymayınız. Isı plastik içeriğindeki kimyasalların gıda maddesine geçişine olanak sağlamaktadır.


Dr.Kimyager Hasan ÖZ
hasanmail@hotmail.com



Toksik Kimyasallardan Uzak Durma İpuçları-1 yazısını okumak için TIKLAYINIZ
Toksik Kimyasallardan Uzak Durma İpuçları-3 yazısını okumak için Tıklayınız

Toksik Kimyasallardan Uzak Durma İpuçları-4 Yazımızı Okumak İçin TIKLAYINIZ

Devamını Oku »

26 Kasım 2012 Pazartesi

Soğuk Algınlıklarında Zencefil Mucizesi


Zencefil; tropikal iklim karakterindeki coğrafi alanlarda yaşayan ve yetişen yumru köklü sarımtırak bir bitkidir. Düğümler şeklinde yetişen kökleri genelde toprağın 15-25 cm altındadır. Geleneksel olarak mide ağrısı, ishal, taşıt tutmasını tedavi etmek amacıyla kullanılmakta ve iştah açıcı etkisi de bulunmaktadır.

Kimyasal yapı olarak incelendiğinde içeriğinde antioksidan özelliğe sahip fenoller, vitamin C, beta karoten, flavonoidler ve taninler bulunmaktadır. 100 g zencefil kökünün kimyasal içeriği aşağıdaki tabloda verilmiştir [1].
Bileşen
Miktar
Bileşen
Miktar
Nem
%15,02
Demir
8,0 mg
Protein
5,08 g/100 g
Çinko
0,92 mg
Yağ
3,72 g
Manganez
9,13 mg
Suda çözünmez lif
%23,2
Krom
70µg
Suda çözünür lif
%25,5
Toplam karotenoid
79 mg
Karbonhidrat
38,35 g
Toplam Fenoller
840 mg
C vitamini
9,33 mg
Tanin
1,51 g
Kül
3,85 g
Flovanoidler
2,98 g
Kalsiyum
88,4 mg
Toplam antioksidan aktivitesi
73529 µmol/g
Fosfor
174 mg


Tablo: 100 g zencefilin kimyasal bileşimi [1].

Bu veriler kuru zencefil kökleri için belirlenmiş değerlerdir. Zencefilin antioksidan özelliği yapısındaki fenollerden kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla zencefilin etken maddesinin fenoller oluşturmaktadır. Yapıda gingerol, zingeron ve shogaol öne çıkmaktadır [2].





Özellikle yurt dışı uygulamalar incelendiğinde zencefil, pek çok ülkede değişik özelliğinden faydalanılarak ilaç olarak kullanılmaktadır. Örneğin Amerika’da grip ve nezleye karşı takviye edici olarak kullanılmaktadır. Almanya’da hazımsızlık ve araba tutmasına karşı kullanılmaktadır.  Özellikle soğuk algınlıklarına birebirdir. Zencefil bitkisinin soğuk algınlıklarına çok iyi geldiği bütün bir dünyada bilinen bir gerçektir. Soğuk algınlığı, grip ve nezle gibi rahatsızlıklarda zencefil çayı tüketmek son derece faydalıdır. Zencefil yapısındaki fenollerden gingerol ve shogaol acı biberin içeriğinde de bulunur ve acılık hissini veren maddelerdendir. Fakat zencefildeki oranları acı biber kadar değildir. Bu nedenle zencefil tüketenler ‘içim ısındı’ derler. Zencefilin soğuk algınlığına iyi gelmesinin sebebi de bu iki fenoldür.

Zencefil çaylarla birlikte alınabilir özellikle yaş zencefil dilimlenerek fincan içerisine konmuş çayda bekletilerek tüketilebilir. Toz halindeki zencefil de bal ile karıştırılarak alınabilir.
Bunlardan farklı olarak zencefil "toz olarak" 1 gramlık dozlarla doğrudan alınabilir. Her türlü ilacın kullanımında dikkatli olunması gerektiği gibi bitkisel desteklerin de kullanımda dikkatli olunmalı ve özellikle risk grubunda olanlar(hamileler, küçük çocuklar, yaşlılar kronik hastalığı olanlar) doktorlarının izni olmadıkça herhangi bir ilaç veya destek madde kullanmamalıdırlar. Zencefil de 2 yaş altı çocuklarda önerilmemektedir. Yetişkinler için de günlük 4 gramdan fazla kullanım tavsiye edilmemektedir.

Dr. Kimyager Hasan ÖZ


Kaynaklar
[1] Shirin Adel P. R.  and Jamuna Prakash, Chemical composition and antioxidant properties of ginger root (Zingiber officinale), Journal of Medicinal Plants Research Vol. 4(24), pp. 2674-2679, 18 December, 2010.
[2] Wagner, H., Hıkıno, H., Fransworth, N., Economic and Medicinal Plant(l), 61- 65, Research Academic Press, Orlando, Sandiego,Tokyo, 1985.

Devamını Oku »

19 Kasım 2012 Pazartesi

Termoelektrik Materyaller


Daha verimli ve çevre dostu enerji teknolojileri hakkındaki araştırmalarda; termoelektrik materyaller en umut verici aday olarak karşımıza çıkmaktadır. Hem ısıl hem de elektriksel etkilerin bir arada bulunduğu devreye termoelektrik devre, bu devreyle çalışan bir sisteme de termoelektrik sistem adı verilir [1]. Elektron kaybetme özellikleri (iş fonksiyonları, work function) birbirinden farklı iki metal tel birleştirilirse diğer iki ucunda bir elektro motor kuvvet (emk) oluşur. Bu olaya termoelektrik olay denir [2]. Günümüzde sağlam, güvenilir, küçük boyutlu, hafif, uzun ömürlü, düşük maliyette, düşük enerji tüketimine sahip ve bakım gerektirmeyen soğutuculara duyulan ihtiyaç giderek artmaktadır. Özellikle yeni ve daha küçük boyutta imal edilmiş elektronik cihazların kendi içinde ürettiği ve dışına yaydığı ısının bertaraf edilmesi için alternatif soğutma cihazlarına gereksinim ve talep yoğundur. Termoelektrik materyaller askeri ve elektronik uygulamalardan bireysel soğutma ihtiyacına kadar birçok alanda kullanılan ve ısı pompası özelliği olan cihazlardır [3, 4]. Termoelektrik materyaller bazı avantajları nedeniyle geleneksel sistemler yerine tercih edilebilirler. Örneğin; sessiz ve titreşimsiz çalışmaları, güvenilir olmaları, emisyon yaymamaları, ozon, kloroflorokarbonlar gibi kimyasallara ihtiyaç duymadıkları için çevre dostu olmaları, kompakt olmaları ve sıcaklık kontrolünün kolayca yapılabilmesi [5]. Bu avantajları dolayısıyla sağlık, askeri, uzay ve özellikle bilgisayar çipleri gibi mikro aygıtlarda ısı kontrolü gibi çeşitli uygulamalar için ideal aygıtlardır. Tablo’da ticari termoelektrik soğutucuların kullanım alanları özetlenmiştir [6].

Kullanım Alanı
Uygulamalar
Askeri/ Uzay Araştırmaları
Elektronik soğutma, soğutulan elbise, taşınabilir soğutucu, kızılötesi sensörlerin soğutulması, lazer diyotların soğutulması, telsiz istasyonları için kabin soğutma, uzay teleskoplarında.
Bireysel
Dinlenme taşıt soğutucuları, mobil ev soğutucuları, araba soğutucuları, taşınabilir piknik soğutucuları, bira, şarap veya su soğutucuları, içecek kutu soğutucuları, motosiklet kasketi soğutucusu, taşınabilir insulin soğutucusu.
Laboratuar ve bilimsel cihazlar
Kızılötesi sensörlerin soğutulması, lazer diyot soğutucuları, entegre devrelerin soğutulması, laboratuar soğuk plaka, karıştırıcı soğutucu, soğuk oda, donma noktası referans banyosu, elektroforesis hücre soğutucusu.
Endüstriyel sıcaklık kontrol
Kritik elemanları sert çevre şartlarından korunması, PC mikroişlemcileri, mikroişlemci ve bilgisayarların nümerik kontrollerinde ve robotiklerde, yazıcı ve fotokopilerde mürekkep sıcaklığının dengelenmesi.
Restoran cihazları 
Krema dağıtıcısı, tereyağı dağıtıcısı.
Çeşitli Amaçlar
İlaç soğutucuları (sabit veya taşınabilir) , otel odaları soğutucuları, otomobil mini soğutucuları, otomobil koltuk soğutucuları, uçak içme suyu soğutucuları, yolcu otobüsü soğutucuları, gemi soğutucuları, karavan soğutucuları, DNA döngülerinde, tıbbi teşhis cihazları, masaj veya tedavi amaçlı sıcak/soğuk yataklarda.
Tablo-Ticari termoelektrik soğutucuların kullanım alanı ve uygulamaları

Dr. Kimyager Hasan ÖZ


Kaynaklar

[1] DİKMEN, E., Termoelektrik soğutucuların çalışma kriterlerine etki eden faktörlerin ve endüstrideki kullanım alanlarının tespiti , Yüksek Lisans Tezi,  Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Isparta, 2002.

[2] İŞÇİ, Ç., Termoelektrik sensörler, Jornal of Yaşar University, 2(8), 863- 873, 2007.

[3] RIFFAT, S. M., MA, X., Thermoelectrics: a review of present and potential applications, Appl. Thermal Eng., 23, 913-935, 2003.

[4] CHUNG, M., MISKOVSKY, N. M., CUTLER, P. H., KUMAR, N., PATEL, V., Theoretical analysis of field emission enhanced semiconductor thermoelectric cooler, Solid-State Electronics, 47, 745-1751, 2003.

[5] ZHAO, X. B., Jİ, X. H., ZHANG Y. H., ZHU T. J., TU, J. P., ZHANG X. B., Bismuth telluride nanotubes and effect on thermoelectric properties of nanotube-containing nanocomposites, Appl. Phys. Letter., 86, 062111, 2005.

[6] Lİ, L., YANG, Y. W., HUANG, X. H. , Lİ, G. H., ANG, R., ZHANG, L. D.,  Fabrication and electronic transport properies on Bi nanotubes arrays Appl. Phys. Letter., 88, 103119, 2006.

Devamını Oku »

12 Kasım 2012 Pazartesi

C vitamini



Grip mevsiminin başladığı şu günler uzmanlarda bol bol C vitamini tüketilmesi konusunda tavsiyeler duymaktayız. Peki insanları günlük ne kadar C vitaminine ihtiyaçları vardır? Bu C vitamini kaynakları nelerdir? C vitaminin gribi engelleme etkisi var mı?
C Vitamini, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi, kemik ve dişlerin gelişimi gibi pek çok fonksiyonda görev alan önemli bir vitamindir. C vitamini kimyada askorbik asit olarak da bilinir. Çoğu hayvan ve bitki glikozdan kendisi için gerekli C vitamini üretebilmekteyken; insanlar C vitamini dışarıdan almalıdır. Kimyasal yapı itibariyle C vitamini monosakkarit türevi olup, glikoz gibi diğer 6 karbonlu monosakkaritlere benzemektedir.

C vitamini suda çözünen bir vitamindir. C vitamini oksijen tutma özelliği nedeniyle antioksidan (serbest radikallerin hücrelere zarar vermesini engellemektedir) olarak da kullanılabilmektedir. Ayrıca cildimizi ve diş etlerimizi koruduğu gibi kardiovasküler hastalıkları engelleme etkisi de bulunmaktadır. Vücutta enzim kofaktörü olarak görev alma, kolajen üretimi gibi çok önemli görevlerde yer alan bu vitaminin eksikliğinde; halsizlik, diş eti kanaması, ciltte morluklar ve eklem ağrıları gibi semptomları olan iskorbüt hastalığı meydana gelmektedir.

Günlük ne kadar C vitaminine ihtiyaç duyarız?
Bebekler (1 yaş altı) günlük 40 mg, çocuklar günlük 45 mg, ergenlik çağındaki kızlar günlük 65 mg, ergenlik çağındaki erkekler günlük 75 mg, yetişkin erkekler günlük 90 mg, yetişkin kadınlar 75 mg, hamile kadınlar günlük 85 mg, emzikli kadınlar 120 mg C vitaminine ihtiyaç duymaktadır [1]. Sigara içenlerin C vitamini ihtiyacı normal bir insandan %30 daha fazladır. Ayrıca alkol kullanılması durumunda da C vitaminin emilimi büyük ölçüde azalmaktadır.

C vitamin kaynakları nelerdir?
Grip ve C vitamini denildiğinde hepimizin aklına ilk olarak portakal, mandalina, greyfurt gibi turunçgiller gelmesine karşılık tek C vitamin kaynakları bu meyveler değildir. Dahası bu kaynaklardan daha çok C vitamin içeren kaynaklar vardır: Kuşburnu (2000 mg/100 g), taze kırmızı biber (190 mg/100 g), maydanoz (130 mg/100 g), portakal (50 mg/100 g), limon (40 mg/100 g), mandalina (30 mg/100 g), greyfurt (30 mg/100 g) sığır karaciğeri (31 mg/100 g), kuzu beyin (haşlanmış, 17 mg/100 g) [2]. Bu değerler belirtilen kaynaklardaki ortalama değerler olup, C vitamini ihtiva eden kaynaklar bunlarla sınırlı değildir. Bu bilgiler ışında grip, nezle soğuk algınlığı gibi bol C vitamini alınması tavsiye edilen hastalıklarda kuşburnu gibi C vitaminince zengin içecek tüketmek yerinde olacaktır.

C vitaminin soğuk algınlığını engelleme etkisi var mı?
Avustralya Epidemioloji ve Toplum Sağlığı Merkezi araştırmacıları, her gün düzenli olarak C vitamini alan katılımcıların, C vitamini almayan katılımcılarla aynı sıklıkta soğuk algınlığına yakalandığını belirledi. Ancak bol C vitamini içeren taze meyve ve sebze tüketiminin soğuk algınlığının süresini kısalttığı ortaya çıkmıştır.

C vitamini içeren sebze ve meyvelerin saklanması ve tüketimi
Askorbik asit kristalli bir yapıya sahip olduğu için suda çözünür. Askorbik asidin nem, yüksek ısı, ışığa dayanıklılığı düşük olduğundan, bu besinlerin saklanmasında ve kullanılmasında bu hususlara dikkat edilmesi gerekir. C vitamini içeren sebze ve meyveler mümkünse; çiğ olarak ve taze bir şekilde tüketilmelidir. Kurutulmuş sebze ve meyvelerdeki C vitamini kaybı çok fazladır. Ayrıca C vitamini içeren sebze ve meyveler kesildikten hem sonra tüketilmelidir. C vitamini vücutta sınırlı oranda depolandığı için aşırı alımın bir anlamı yoktur. Fazlası idrar yoluyla atılmaktadır.


Dr.Kimyager Hasan ÖZ
hasanmail@hotmail.com

Kaynaklar
[1]  Andrew Weil, M.D. Facts on Vitamin C, http://www.drweil.com/drw/u/ART02811/facts-on-vitamin-c, Erişim Tarihi: 02.11.2012

[2] Sources of Vitamin C, http://www.news-medical.net/health/Sources-of-Vitamin-C.aspx, Erişim Tarihi: 02.11.2012


Devamını Oku »

5 Kasım 2012 Pazartesi

Güneş Panelleri


Enerji maliyetlerinin artığı günümüzde ucuz ve çevreye zarar vermeyen yeni kaynak arayışları ve pratik uygulamalara yönelim hız kazanmıştır. Bu iki kriter gerçekten çok önemli: Düşük maliyet ve yeşil uygulama. Bu noktada yenilenebilir enerji kaynakları ön plana çıkmaktadır. Rüzgar, güneş ve biyogaz gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelim önümüzdeki günlerde daha da artacağa benziyor. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), 500kW (kilovat) altı enerji üretiminde lisans zorunluluğunu kaldırdı. Yani konutlar, işyerleri, fabrikalar, köyler, mahalleler bireysel ve toplu bir şekilde elektriklerini üretebilecekler. Dahası ürettikleri enerjinin fazlasını elektrik dağıtım şirketlerine satabilecekler. Bu alanda faaliyet gösteren ‘Lisanssız Elektrik Üretim Derneği’ (Lİ-DER) kurulmuş. Dernek, özellikle kendi elektriğini üretmek isteyen bireysel ve küçük şirketlere danışmanlık hizmeti vermektedir.  (Dernek ve konu hakkında ayrıntılı bilgi http://www.lisanssizelektrik.org/ adresinden edinilebilir.) Biz bu yazımızda güneş panellerine yoğunlaşacağız.

Güneş ışınlarından yararlanmak için pek çok teknoloji geliştirilmiştir. Bu teknolojilerin bir kısmı güneş enerjisini ışık ya da ısı enerjisi şeklinde direk olarak kullanırken, diğer teknolojiler güneş enerjisinden elektrik elde etmek şeklinde kullanılmaktadır. Güneş ışığı foton adı verilen küçük enerji paketlerinden olmaktadır. Güneşten gelen bu enerjiyi kullanarak elektrik üretme amacı ile güneş panelleri, başka bir deyişle fotovoltaik paneller kullanılmaktadır. Fotovoltaik paneller, birçok solar hücreden oluşmaktadır. Güneşten gelen fotonlar güneş panelinin üzerinde bulunan solar hücreler tarafından emildiklerinde, açığa çıkan enerji elektronların serbest hareket etmesine neden olur ve elektronlar iletken olan; bağlantı kablosundan boyunca ilerlerler.  Elektronların bu hareketi elektrik akımı meydan getirir. Fotovoltaik hücreler yarı iletken silikon malzemeden üretilmektedirler. Güneş panelleri çok sayıda güneş hücresinin birbirine paralel veya seri bağlanarak; bir yüzey üzerine monte edilmesiyle oluşturulur.

Güneş panelleri bir çok güneş pilinin bir araya getirilmesiyle oluşur. Güneş pilleri pek çok farklı maddeden yararlanarak üretilebilir. Günümüzde en çok kullanılan maddeler şunlardır: kristal silisyum, galyum arsenit (GaAs) amorf silisyum, kadmiyum tellürid (CdTe), bakır indiyum diselenid (CuInSe2). Bu bileşikler üzerinde çalışmalar bütün hızıyla devam etmektedir. Örneğin SnTe, SnSe gibi. Fakat burada önemli olan verim ve maliyet ilişkisidir. Bilim insanları da yüksek verim düşük maliyetli bileşikler üzerindeki çalışmaları sürdürmektedir.

Bir yarı-iletken hücrede elektrik üretimi nasıl olur?
Yukarıda kısaca açıladığımız bu olayı biraz daha ayrıntısıyla anlatırsak:
Katı cisimler elektrik özelliklerine (özdirencine) göre üç gruba ayrılırlar: metaller,  yalıtkanlar ve yarı iletkenler. En büyük baş kuant numaralı elektron tabakasına değerlik bandı denilmektedir. İletkenlik bandı ise, her bir atom veya molekül içerisinde daha yüksek enerji seviyelerine sahiptir. Değerlik ve iletkenlik bantları arasındaki enerji farkı, yasaklanmış bölge olarak ifade edilen ve genellikle eV cinsinden verilen bant aralığı enerjisi (Eg) olarak adlandırılır. Metallerdeki değerlik elektronları bandın boş bölgelerinde rahatça dolaşabildikleri için elektrik iletkenliğini çok iyi sağlayabilmektedirler. Elektronların iletkenlik bandı ve değerlik bandı arasındaki geçişleri elektriksel iletkenliğin olarak açıklanmaktadır. Ancak her elektron bu bandlar arasında geçiş yapamamaktadır. Değerlik bandı ile iletkenlik bandı arasındaki band aralığı enerji yüksek ise bu geçiş sağlanamamaktadır. Metallerde bu bandlar birbirine geçmiş durumdadır. Dolayısıyla band geçişleri kolaydır. Metale dışarıdan gönderilen elektronlar, metaldeki elektronlarla yer değiştirir. Yer değiştiren elektronlar komşu elektronları ileriye iterek yeni konumlar alır ve bu etki metal boyunca iletilerek elektronlar diğer uçtan dışarı atılıncaya kadar devam eder. Böylece akım iletilmiş olur. Yarı-iletkenlerde bandlar arası enerji metallerle yalıtkanlara arasındadır. Yalıtkanlardan elektronların bandlar arası geçişi mümkün olmamaktadır.

            Şekil:  İletken,yarı iletken ve yalıtkanların enerji-düzey bant diyagramları

Güneş Panelleri Görsel Bilgilendirme




Kendi Elektriğinizi Üretmek
Güneş pillerini bir defa çatıya kurduktan sonra ortalama 45 yıl ömrü bulunmaktadır. Güneş pilleriyle üretilen elektriği kendi evinizde veya iş yerinizde kullanıp, fazlasını devlete satmanız da mümkün. 500 kW altındaki uygulamalar için anahtar teslim projeler yapan pek çok yerli ve yabancı firma mevcut. Şuan bu sistemlerin kurulumu maliyetli gibi görünse de ilerleyen dönemlerde maliyetler azaldıkça sistemin kendini amorti etme süresi kısalacak ve pek çok insan kendi elektriğini üretmeye başlayacaktır. Bu da fosil yakıtlara olan gereksinimimizi azaltacak; çevre ve ekonomi açısından oldukça karlı olacaktır.

Dr. Kimyager Hasan ÖZ

Kaynak
Yük. Kimyager Hasan ÖZ, Termoelektrik SnTe Bileşiğinin Elektrokimyasal Sentezi, Sakarya Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Ocak 2011.

Devamını Oku »