Aktüel Kimya

Biz hayatı kimya ile açıklıyoruz. Kimyasız hayatı düşünemiyor, hayatımıza kimya ile anlam katmaya çalıyoruz. Günlük hayatta kimya ile ilgili ip uçlarını bu blogda veriyoruz.

25 Nisan 2024 Perşembe

Tehlikenin Adı Fitalat

Fitalatlar: Fitalik Asit  Esteri Deyip Geçmeyin!

Modern dünyada kimyasal maddeler günlük hayatımızın her noktasına hakim. Kimyasalların kısa vadeli sorunlara yol açtığını bilsek de birkaç asır sonra insanlığın başına neler getireceklerini bilmiyoruz. Bu kimyasal maddelerden biri de fitalatlar…

Oyuncaklarda, alışveriş torbalarında, kişisel bakım ve kozmetik ürünlerinde, ayakkabı malzemesinde, tıbbi cihazlar ve malzemelerde (serum ve kan torbaları  vb.), alüminyum folyolarda, deterjanlar, kablo ile kırtasiye ürünlerinde yaygın olarak kullanılan fitalatlar; polivinil klorürü (PVC) yumuşatmak için kullanılan kimyasallaradır. Diğer bir uygulama alanları ise poliüretan (PU) ve baskı mürekkepleridir.

Fitalatlar fitalik asit esterleridir. Uzun polivinil moleküllerinin birbirleri üzerinde kaymasına izin vererek; polivinil klorürün (PVC) yumuşamasını sağlarlar. Suda düşük, yağda yüksek çözünürlüğe sahiptirler ve uçuculukları düşüktür.
Fitalatların sekiz türü olmasına karşın sanayide en az altı türünün kullanıldığı bilinmektedir.  Di(2-etilhekzil) fitalat (DEHP) en yaygın kullanılan fitalat türüdür.

Fitalatlar  hangi ürünlerde kullanılmaktadır?

Yapı gereçleri, gıda ambalaj gereçleri, tekstil ürünleri, oyuncaklar, biberon ve emzikler gibi bebek bakım ürünleri, kan torbası, IV sıvı torbaları, enfüzyon seti seti gibi tıbbi ürünler, kozmetikler, parfümler, ve sabunlar gibi yaygın ve büyük hacimlerde kullanılan kişisel bakım ürünleri, alış-veriş torbaları, ayakkabı malzemeleri, deterjanlar, kırtasiye ürünler, çatı izolasyon malzemesi, kablo yalıtkan malzemelerinde kullanılmaktadır.

Sağlık

Kanser geliştirme açısından diethylhexyl phthalate (DEHP) tipi,  gelişimsel bozukluklar açısından da di-isononyl phthalate (DINP)’ tipleri sorumlu tutulmaktadır. Fitalatların insanlara bulaşımı solunum, ağız yolu ya da cilt teması ile olabilmektedir. Fitalatlı ürünlerin insanlar üzerindeki etkileri 1998’li yıllardan itibaren dünyaca ünlü bilimsel komisyonlar tarafınca tartışılmaya başlanmıştır. Fitalatların kanserojen etkiye sahip olduğu söylense de; fitalatlı ürünler üzerinde yapılmış epidemiyolojik çalışmalar ve insan verilerine göre, bu ürünlerin  doğrudan kanser yapıcı etkileri günümüze kadar gösterilememiştir.
Endokrin sistem üzerine de etkileri olduğu söylenen fitalatların doğumsal gelişim kusurları, dikkat eksikliği, hiperaktivite, erken doğum, kısırlık, ergenliğe erken girme gibi sağlık sorunlarından sorumlu olduğuna dair hayvanlar üzerinde yapılmış çalışmalar mevcuttur.
Bazı epidemiyolojik çalışmalar fitalatlar, dioksinler ve kalıcı organik kirleticilerin insanlarda kan glikoz dengesini bozduğunu göstermiştir.
Michigan Üniversitesi uzmanlarınca yapılan araştırmada 6-12 yaş erkek çocuklarda ve 40-60 yaş arası erkek ve kadınlarda kanda fitalat seviyesi yükseldikçe, testosteron seviyesinin azaldığı gözlenmiştir. Erkeklik hormonu olarak bilinen testosteron; kadın ve erkeklerde beyin fonksiyonları, kemik yoğunluğu, fiziksel büyüme ve kalp sağlığı üzerine etkilidir.

Ne yapmalıyız?

Fitalatlar korunma konusunda bireysel olarak yapabileceklerimizin yanında otoritenin idari önlemleri alarak denetimleri yapması oldukça önemlidir. Zararlı ürünlerin etiketlerde mutlaka belirtilmesi sağlanmalı, sağlık üzerine olumsuz etkilere sahip ürünlerin kullanılması engellenmelidir. Ayrıca sıkı denetimlerle kurallara uyulup uyulmadığı denetlenmelidir. Bireysel olarak da aldığınız ürünlerin içeriğine dikkat etmeli, özellikle PVC içeren ürünlerden uzak durmaya özen göstermeliyiz.  


Dr.Kimyager Hasan ÖZ


Referanslar
1-     Nebesio TD, Pescovitz OH, Part VII:Environmental effects on puberty. The role of endocrine disruptors in pubertal development. İn:Walvoord EC, Pescovitz OH, (eds). When Puberty is Precocious:Scientific and Clinical Aspects. New Jersey:Humana Press; 2007; 425-42.
2-     Frederiksen H, Skakkebek NE, Andersson AM. Metabolism of phthalates in human. Mol Nutr Food Res 2007; 51:899-911.
3-     ATDSR. Toxicological Profile for Diethylphthalate.Department of Healty an Human Services, Public Healty Sevice, Agency for Toxic Substances and Disease Registry, Atlanta, USA, 1995.
4-     Kai H, Shono T, Tajiri T, Suita S. Long-term effects of intrauterine exposure to mono –n-butyl phthalate on reproductive function of postnatal rats. J Pediatr Surg 2005;40:429-33.


Devamını Oku »

Sahte İçkiye Dikkat

Yılbaşına sayılı günler kala ‘Sahte İçki’ konusunda dikkatli olmak gerekir. Aslında en güzeli bu zararlı alışkanlığı terk etmek ama bu kişisel bir tercihtir. Sahte içki konusunda en büyük sahtekarlık alkol konusunda yapılmaktadır. Çünkü içki üretiminden yüksek maliyet kalemlerinden biri alkoldür. Ölümlere neden olabilen bu sahtekarlık etil alkol yerine metil alkol kullanılmasıyla yapılmaktadır.

Metil alkol (metanol) odun talaşının damıtılmasıyla edilmesi ile elde edilir. Doğal olarak hiçbir canlı fermantasyonla metil alkol üretemez. Çok az miktardaki metanol dahi canlı organizma için zehirdir. 25 gram metanol içilirse; insanlarda körlüğe neden olur. Endüstride boya inceltici, teksir makine sıvısı, antifriz, cam temizleyici gibi maddelerin yapımında kullanılır. Saf metanol 1 atm basınçta 64,6 oC’de kaynayan akışkan bir sıvı olup, parlak olmayan mavimsi bir alevle yanar[1].

İçkilerde bulunan ve bulunması gereken alkol çeşidi etil alkoldür (etanol). Etanol, bitkisel alkoldür. Renksiz ve yanıcı bir kimyasal bileşiktir. Alkollü içeceklerde kullanılan tek alkol türüdür. Ayrıca ilaçlarda da kullanılabilmektedir. Kimyasal formülü C2H6O olup EtOH ya da C2H5OH olarak da ifade edilmektedir. Saf etanol 1 atm basınçta 78,4 oC’de kaynamaktadır[2].


Etil alkolün bitkisel hammaddeden elde edilmesinde bir miktar metil alkol de oluşabilir. Ayrıca çeşitli gıda maddelerinde üretim sırasında içerikteki kimyasalların etkileşmesi sonucu etil alkol oluşabilmektedir. Bu nedenle Türk Gıda Kodesi Alkolsüz İçecekler Tebliği ne göre üretimin doğasından kaynaklı etil alkol miktarı en çok 3,0 g/L’dir[3].  Türk Gıda Kodeksi'ne göre alkollü içeceklerden rakıda bulunmasına izin verilen metil alkol miktarı en fazla 150 gr/hektolitre, brendi / brandy / weinbrandda, en fazla 200 gr/hektolitre, üzüm cibresi distilat içkisinde en fazla 1000 gr/hektolitre’den fazla olmamalıdır[4]. Bu miktardan yüksek oranlarda metil alkol içeren ürünler sağlık açısından riskli olarak değerlendirilir.

Sahte İçki Nasıl Zehirler?

Sahte içki aracılığıyla alınan metil alkol, akan karışır. Kan yoluyla karaciğere gelen metil alkol önce, alkol dehidrogenaz ve formaldehid dehidrogenaz enzimleri tarafından önce yavaş olarak formaldehide, daha  sonra aldehit dehidrogenaz enzimi ile formik aside metabolize edilir. Bu dönüşüm etil alkole oranla 5-10 kere daha yavaş oluşur. Yavaş yıkılım, metil alkolün organizmada birikimine neden olur. Formik asit sitokrom c oksidaz aktivitesini inhibe eder. Oluşan  asidozun ana kaynağı formik asid olmakla birlikte laktik asid birikimi de asidoza katkıda bulunur. Oluşan  format ve laktik asid anyon açığının artışına neden olur. Ayrıca körlük oluşumu birincil olarak formik  aside bağlıdır[5].

Metil alkolün kandaki düzeyi 20 miligram/100ml üstünde olan dozlar toksik, yani zehirleyici doz olarak kabul edilmektedir. 40 miligram/100ml üstü çok ciddi bozukluklara yol açmakta, 80-100 miligram/100 ml düzey genellikle sınır düzeyi olarak kabul edilmektedir. Yani alınan metil alkol miktarına bağlı olarak, alınan 4-15 ml miktar  körlük, 15-100 ml dozda ölüm meydana gelebilmektedir[6].

Zehirlenme belirtileri 12 - 24 saate kadar görülmeyebilir. Zehirlenme mide bulantısı, karın ağrısı, baş dönmesi, güçsüzlük gibi belirtilerle başlar ve merkezi sinir sisteminde çökme, körlük, tansiyon düşüklüğü, koma, ölüm ve bu olumsuz tablonun ciddi sonuçları olarak ortaya çıkar[5]. Gerçek içki nedeniyle ortaya çıkan şikayetler zamanla azalır. Sahte içki zehirlenmesinde şikayetler gittikçe artar, görme bozuklukları gibi şikayetler şiddetlenir.

Tedavi Şekilleri
Hastanın etkilenme durumuna ve etkilenme özelliklerine göre farklı tedaviler uygulanmaktadır: Sıvı tedavileri, mide yıkanması, aktif karbon uygulaması, asidoz tedavisi vitamin uygulamaları, diyaliz uygulamaları, özel ilaçlar (panzehir özelliği gösteren) ve etil alkol tedavileri gibi.

Sahte İçkiye Karşı Ne Gibi Önlemler Alınabilir?

Alkollü içeceğin satış fiyatı  ‘çok uygunsa’, mutlaka bir daha düşünün! Toplu şekilde içki servis eden işletmeler, yetkili dağıtıcılar dışındaki firmalardan alım yapmamaya özen göstermek zorundadır. Sahte içkinin ambalaj bilgilerine dikkat ederek anlaşılabilir:

1- İçkilerin orijinal ambalajında olup olmadığına dikkat edilmelidir. Yıpranmış ambalajlı ürünler kesinlikle alınmamalıdır.
2-İçki şişesinin üzerinde bakanlık onaylı kayıt numarası olup olmadığı kontrol edilir.
3- Ambalaj üzerinde TAPDK bandrolü aranmalıdır. Bandrol üzerindeki logolar yukarı-aşağı yönde hareket ettirildiğinde ve farklı açılardan bakılmak suretiyle kontrol edildiğinde, mavi-turkuvaz renk dönüşümüne dikkat edilmelidir.
4- Tüketim öncesi içkinin göz önünde açılması sağlanmalıdır. Kapağı açık ürünler alınmamalıdır. Ayrıca kapağın orijinal olmasına dikkat edilmelidir. Bazen kapak Japon yapıştırıcısı ile yapıştırılıp, ilk açılışta ‘tık’ sesinin gelmesi sağlanmaktadır.
5-Şişenin arka yüzünde Türkçe bilgilendirme etiketi olmasına dikkat edilmelidir.
6-Alkollü içki alınırken mutlaka fiş veya fatura alınız.
7- Şüphelenilen durumlarda, 174 Alo Gıda Hattı aranabilir[7, 8].


Yük.Kimyager Hasan ÖZ
hasanmail@hotmail.com


Kaynaklar

[1] Wikipedia, Metanol, http://tr.wikipedia.org/wiki/Metanol, Erişim tarihi:18.12.2013
[2] Wikipedia, Etanol, http://tr.wikipedia.org/wiki/Etanol, Erişim tarihi:18.12.2013
[3] Türk Gıda Kodeksi, Alkolsüz İçecekler Tebliği, http://mevzuat.basbakanlik.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=9.5.11376&MevzuatIliski=0&sourceXmlSearch=alkols%C3%BCz , Erişim Tarihi:18.12.2013
[4] Türk Gıda Kodeksi, Distile Alkollü İçecekler Tebliği, http://mevzuat.basbakanlik.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=9.5.7993&MevzuatIliski=0&sourceXmlSearch=2005/11, Erişim Tarihi:18.12.2013
[5] Türk Farmakoloji Derneği, Metanol Zehirlenmesinde Tanı ve Tedavi Rehberi, http://www.tfd.org.tr/eski/metil_alkol_zehirlenmesi.pdf, Erişim tarihi:18.12.2013
[6] Sahte Alkol Zehirlenmesi ve Tedavisi, http://www.turkmedikal.com/sahte-alkol-zehirlenmesi-ve-tedavisi.htm, Erişim tarihi:18.12.2013
[7] Olay.com.tr, Sahte İçkiyi Nasıl Anlarsınız?, http://www.olay.com.tr/haber/yasam-26691/sahte-ickiyi-nasil-anlarsiniz-135236.html#.UrLg9tJdVEI, Erişim tarihi:18.12.2013

[8] Ensonhaber.com, Sahte İçkiyi Nasıl Anlarsınız?,  http://www.ensonhaber.com/sahte-icki-nasil-anlasilir-2012-12-27.html, Erişim tarihi:18.12.2013

Devamını Oku »

Havuzlarda Hijyen



 Yüzdüğümüz havuzları hangi kriterlere göre seçiyoruz?

Yaz mevsiminde serinlemek için ya havuzlara ya da plajlara koşmaktayız. Şehirden uzaklaşamayanlar şehrin içindeki havuz ve aqua parkları tercih etmektedir. Yüzme, serinleme, eğlenme veya spor amaçlı kullanılan; tabanı, duvarları, taşma kanalları, rezerv deposu su kalitesini etkilemeyen ve güvenlik gereklerini yerine getiren uygun malzeme ile kaplanan ve bu yüzme havuzları yönetmeliğinde belirtilen niteliklere uygun su ile dolu olan, sürekli bir devridaim akışı olan ve halkın kullanımına açık yapılara ‘yüzme havuzu’ denilmektedir [1].  Ülkemizdeki yüzme havuzları ‘Yüzme Havuzlarının Tabi Olacağı Sağlık Esasları ve Şartları Hakkında Yönetmelik’e göre işletilmektedir. Havuzlar kapalı sistemler ve çok sayıda insanın kullanımına açık olduğu için çabuk kirlenebilmektedir. Bu nedenle havuz temizliğini sağlamak son derece önemlidir. Temizliğe dikkat edilmeyen havuz suları ile bulaşabilen birçok enfeksiyonel hastalık mevcuttur. Hijyen kurallarına dikkat edilmeyen yüzme havuzlarından insanlara, tifo, paratifo, dizanteri, göz, kulak, burun, boğaz enfeksiyonları ile mantar, uyuz, impetigo gibi deri hastalıkları bulaşabilmektedir.

Bu hastalıkların engellenmesi için havuz sularının dezenfeksiyonuna gereken önem verilmelidir. Havuz suları çoğunlukla klorlama ile dezenfekte edildiği gibi; ozon, UV, klordioksit, hidrojen peroksit + biguanide, gümüş-bakır iyonizasyonu, hidrojen peroksit+gümüş nitrat gibi dezenfeksiyon yöntemleri de kullanılmaktadır. Açık havuzlarda en az serbest klor miktarı 1 mg/L, en çok 3 mg/L, kapalı havuzlarda en az 1 mg/L , en çok 1.5 mg/L olmalıdır [1]. Genelde dezenfeksiyon işlemleri sıvı klor kullanılarak yapıldığı için bu miktarlardaki klor kokuya sebep olabilir. Fakat havuzun klor kokmasından rahatsız olmamalısınız bu sizin sağlıklı bir havuzda yüzdüğünüzün işaretidir. Burada ifade ettiğimiz serbest klor mikroorganizmaları öldürücü etkisi olan kloru ifade etmektedir. Bir diğer klor çeşidi olan bağlı klor ise havuzdaki klorun artık işe yaramaz kısmını ifade etmektedir. Çünkü bu klor havuz suyunda bulunan organik maddelere (ter, vücut sıvısı v.b yolla havuza giren) bağlı olduğu için mikroorganizmalar üzerinde etkili değildir. Havuz suyundaki bağlı klor miktarı da en çok 0.2 mg/L olmalıdır [1].   Bu klor seviyeleri havuz işeltemecisi tarafından sürekli kontrol edilerek; gerektiğinde ayarlamalar yapılmalıdır. Özellikle açık havuzlarda güneşin de etkisi ile serbest klor seviyesi hızla düşmektedir. Bu nedenle bu havuzlarda klor stabilizasyonunu sağlamak için siyanürik asit kullanılmalıdır. Havuzu kullanan tarafından klor kokusu şikayeti oluyorsa; diğer dezenfeksiyon yöntemlerine yönelinmelidir. Dezenfeksiyon dışında havuzlarda pH’nın dengelenmesi, yosunlanmayı önlemek, asklıda ve kollaidal maddeleri gidermek için çeşitli kimyasallar kullanılmaktadır. Bu kimyasalların insan sağlığına zarar vermemesi için yeterli miktarda ve havuz kimyasında uzman kimya eğitimi almış kişilerce yapılması gerekmektedir. Zaten bunun için havuzlarda yönetmelik [1] gereği havuz operatörü ve mesul müdür bulundurma zorunluluğu getirilmiştir. Havuz suları ayda 1 defa mikrobiyojik ve kimyasal yönden analiz edilmektedir. Ayrıca havuz işletmecisi kendisi de düzenli olarak analizler yapmak zorundadır.

Havuz suyunun hijyeni kadar, havuz çevresinin hijyeni de son derece önemlidir. Havuz çevresi her gün klorlu su ile silinmeli, gün içinde oluşan bariz lekeler uygun kimyasalla veya klorla anında temizlenmelidir. Duşlar, tuvaletler, lavabolar, oturma yerleri, sıralar klorlu suyla yıkanmalı, havuza girişlerde hijyen kuralları uygulanmalıdır. Havuza giren kişilerin havuza girmeden önce mutlaka sabunlu suyla duş alması sağlanmalı, havuz girişinde kişilerin ayaklarını klorlu su veya uygun dezenfaktana basarak girecekleri bir sistemin oluşturulması gerekmektedir. Ayak enfeksiyonu, çıban, göz iltihabı, kulak akıntısı, güneş yanığı, deri lezyonu ve herhangi bir bulaşıcı hastalığı olanlar havuza girmemelidirler.  Havuza ayakkabı veya dışarıda kullanılan terliklerle girilmemeli, uzun saçlılar havuza girerken mutlaka bone takmalıdır.
Bu gibi hijyen koşullarını taşımayan havuzlar tercih edilmemeli, havuz kullanıcıları olarak bu hijyen kurallarına bizler de uymalıyız. Sürekli gitmekte olduğunuz veya abone olacağınız/olduğunuz yüzme havuzuna ait bakım çalışmaları ile ilgili periyodik çizelgeleri ve Sağlık Müdürlüğü tarafından yaptırılmış analiz raporlarını, havuz operatörü ve mesul müdürünün olup olmadığını incelemeniz sağlığınız açısından çok önemlidir, mutlaka dikkat etmelisiniz.


Dr.Kimyager Hasan ÖZ
hasanmail@hotmail.com


Kaynaklar
[1] Yüzme Havuzlarının Tabi Olacağı Sağlık Esasları ve Şartları Hakkında Yönetmelik, Resmi Gazete Sayısı: 27866, Yayınlanma Tarihi: 6 Mart 2011, Değişiklik, R.Sayı:28143, 11 Aralık 2011


Devamını Oku »

29 Ağustos 2013 Perşembe

Okul Alış-Verişi Yaparken Dikkat Edin!



Bir çok ürünün taklidi olduğu gibi, bazı kalitesiz kırtasiye ürünlerinin de taklitleri öğrenciler için büyük risk oluşturuyor. Özellikle kalitesiz Çin malları, rengarenk görünüm ve kokularıyla silgiler tehlikeli ürünler arasında başı çekiyor.

Kalemden okul çantasına, kaplıktan silgiye bir çok malzemede kullanılan kimyasallar ve boyalar,öğrencilerin sağlığını tehdit ediyor. Aynı zamanda madde bağımlılığının ilk adımları da, kokulu ve kimyasal madde içeren kırtasiye ürünleriyle atılıyor. Bu malzemelerdeki solvent ve benzeri maddeler bağımlılığa da zemin hazırlıyor.

Kırtasiye ürünlerinin kontrol ve piyasa gözetim yetkisi Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı’na aittir. Bu konudaki yasal düzenleme Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanuna ve 5898 sayılı Uçucu Maddelerin Zararlarından İnsan Sağlığının Korunmasına Dair Kanuna dayanmaktadır. Gümrük ve Ticaret Bakanlığının; ‘Bazı Tüketici Ürünlerinin Tehlikeli Kimyasal Madde İçeriğine Yönelik Piyasa Gözetimi ve Denetimine İlişkin Tebliğ’ ve Sağlık Bakanlığının;   ‘Uçucu Maddelerin Zararlarından İnsan Sağlığının Korunması Hakkında Yönetmelik’ ile bu konuda koruyucu tedbirler alınmaktadır.

Her ne kadar yasal tedbirler alınsa da; burada en büyük görev ise ailelere düşüyor. Testlerden geçmeyen, zararlı kimyasal maddeler içeren ve uluslararası standartlara uygun olmayan kırtasiye malzemeleri, özellikle gelişme çağındaki çocuklar için büyük tehlike oluşturuyor.

Pastel boya, sulu boya, oyun hamuru, silgi ve diğer boyalarda tehlikeli maddeler bulunabilir. Bu ürünlerde kanserojen olan azo-boyar maddeler ile plastik ürünlerde ve boyalarda yumuşatıcı olarak ilave edilen fitalatlar bulunabilmektedir. Ayrıca bu boyalarda ağır metaller de bulunabilmektedir. Makas, kalem tıraş, zımba gibi ürünlerde  de fitalatlar ve ağır metaller bulunabilmektedir. Çanta,beslenme çantası, kalem kutusu, matara ve kaplıklarda da azo-boya maddeler, alerjen boyar maddeler ve kanserojen boyar maddeler bulunabiliyor. Kanserojen oldukları için yasaklanan poliaromatik hid-rokarbonlar (PAH) ve tekstilde buruşmazlık, çekmezlik apresi, boya ve baskının korunmasında kullanılan formaldehit de risk oluşturmaktadır. Azoboyalar, ağır metaller ve fitalatlar kanserojen olmalarının yanında sistemik başka rahatsızlıklara da neden olabilmektedir.

Kimyasalların özellikle çocukların kullandığı ürünlerde kullanımınında bir sınırlama ve yasak olmasına rağmen merdiven altı üretim yapan firmaların bu ürünleri kaçak yollarla piyasaya sürebilmektedir. Vücuda alınan her kimyasal maddenin zehirleyici olma potansiyeli vardır. Önemli olan hangi dozda kullanıldığıdır. Zararsız olarak nitelendirilebilen basit bir kimyasalın bile aşırı dozu kullanıldığı takirde zehirleyici boyuta ulaşabilmektedir. Bu nedenle bu kimyasallar kısa vadede etki göstermezse, vücutta belli bir dozda birikince zararlı olmakta, etkileri uzun yıllar sonra ortaya çıkabilmektedir.

Ne Yapmalıyız?

Sağlık Bakanlığı ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığı izni olmayan, TSE ve CE belgesi bulunmayan, lisansız ürünlerin satın alınmaması gerekmektedir. Kanserojen maddelerin ağız yoluyla alımı  riski daha da arttıracağından çocukların kullanacağı mataralar, şişeler ve beslenme çantalarının plastik olmaması önemlidir. Keçeli kalem alınacaksa; alkol bazlı solventli, yapıştırıcı alınacaksa su bazlı solventli olmasına dikkat edilmelidir. Ürünlerin etiketleri mutlaka kontrol edilmeli, içeriği okunmalı, izin belgeleri kontrol edilmelidir.

Dr.Kimyager Hasan ÖZ
hasanmail@hotmail.com

Devamını Oku »

28 Ocak 2013 Pazartesi

Oyuncak Hikayesi


‘Oyuncak Hikayesi’ animasyon filmini izlemişsiniz. Oyuncakların da bir dünyası var ve her çocuk bu dünya yaşar. Bir çok hikaye gibi oyuncak hikayesi de hep mutlu sonla biter. Gerçek hayatta da oyuncak hikayesi mutlu sonla mı bitiyor? Oyuncak sektörü en çok çeşitlilik arz eden ve en hızlı değişim gösteren sektörlerden biridir. Alış veriş merkezlerinin en dikkat çekici reyonları çocuklar için oyuncak reyonlarıdır. Güzel, sevimli yüzleriyle, dikkat çekici boya ve ambalajlarıyla oyuncaklar çocukların hayal dünyalarını süsler. Günümüzde çocuklu evlerde neredeyse bir oyuncak odası oluşmuş durumdadır. Peki bu sevimli ve neşeli dakikaların geçirildiği bu oyuncak odaları tamamen güvenli mi? Oyuncaklar genellikle fiziksel, mekanik, yanıcı ve kimyasal riskler taşıyabilmektedir. Oyuncaklardaki psikolojik, fiziksel ve mekanik tehlikelerin yanında kimyasal tehlikelerde son derece önemli ve dikkat edilmesi gereken tehlikelerdir.
Oyuncakların yapısında bulunan kimyasallar ağız yoluyla solunumla, yutma veya deriye temasla vücuda alınıp, zamanla birikerek; ilerleyen yaşlarda nörolojik ve kanserojenik etki yaratabilmektedir.
Rengarenk oyuncaklar bu özellikleriyle albeni oluştururlar. Fakat bu boyaların güvenli olup olmadığı son derece önemlidir. Buradaki risk; boyalarda kullanan kurşun ve kadmiyum gibi ağır metallerdir. Kurşun ve kadmiyum çocuklarda gelişimsel problemlere yol açan nörotoksik metallerdir. Boyalar açısından bir diğer risk de azo boyalardır. Tekstil ve deri içeren oyuncaklarda da azo boyaların bulunma ihtimali vardır. Azo boyalar azo grubu (-N=N-) içeren sentetik boyalardır. Azo boyalar denince çok geniş bir ürün grubu kastedilmektedir. Bu boyalar gıdadan tekstile pek çok üründe kullanılmaktadır. Azo boyalar tek başına sağlıksız değildir. Fakat vücutta bileşenlerine ayrılarak; oluşacak aromatik aminlerden bazıları DNA’ya bağlanarak; zararlı olabilmektedir. Bu özellik dikkate alınarak; azo boyaların tehlikeli olanları belirlenmiştir. Tehlikeli azo boyalar içeren oyuncaklarla çocukların teması halinde, deri ve solunum yoluyla vücuda alınmasıyla bağırsaklardan emilerek; kanserojen etki yapan maddelere dönüşmektedir.

Oyuncaklardaki tehlikenin bir diğer adı da; ftalatlardır. Ftalik asidin monohidrik alkoller ile yaptığı diesterlere ftalatlar denilmektedir.  Genellikle plastiklerin esnekliğini arttırmak için kullanılmaktadırlar. Ftalatlar; vinil ve plastik kaplarda, oyuncaklarda, emziklerde, biberonlarda, gıda ambalajlarında, ev eşyalarında, sabun, losyon gibi birçok vücut bakım ürününde kullanılmaktadır. Yumuşak plastikten yapılmış, oyuncaklar, oyuncak bebeklerin yüzleri, elleri, ayakları ftalat içerebilmektedir. En çok bilinen ftalat DEHP [di(2etilheksil)] ftalat’ın insanlarda kansere neden olduğu IARC  (Internatıonal Agency For Research on Cancer–Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı) tarafından kabul edilmiştir. Bazı ftalat türlerinin karaciğer ve böbrek üzerinde etkili olduğu bildirilmektedir.

Tehlikeli maddelerden bir diğeri de bisfenol A maddesidir. BPA olarak kısaltılan bu madde gıda ambalajlarını (konserve, kutu meyve suyu, süt) astarlayan kimyasalın adıdır. Aynı zamanda polikarbon plastiğin önemli bir yapı taşıdır. Bisfenol-A; günümüzde özellikle plastik, naylon, polyester ve PVC gibi maddelerin üretilmesinde etkin rol oynayan bir plastik hammaddesidir. PVC’den üretilmiş oyuncaklarda bu maddenin bulunma ihtimali yüksektir. Epidemiyolojik çalışmalar bu maddenin diyabet ve kardiovasküler rahatsızlıklara yol açabileceğini, hayvan deneyleri ise gelişimsel, nörolojik etkileri ve üremeye karşı toksik etkisini ortaya koymaktadır.

Sert plastikli ürünlerde, köpük dolgulu oyuncaklar ile yumuşak kauçuk oyuncaklarda bromlu alev geciktiriciler (BFRs) kullanılabilmektedir. Bunlar plastik, tekstil ve elektroniklerde yaygın olarak kullanılmaktadır. Ürünün alevlenmesini geciktirmektedir.  Bu madde normal gelişme için gereken hormonal fonksiyonları önemli derecede etkilemektedir. ABD ve İsveç’te anne sütünde yapılan araştırmalarda anne sütünde çok fazla miktarda BFRs’ye rastlanmıştır. Bu yolla bebeklerde birikime rastlanmıştır. Aynı zamanda oyuncaklarla da bu birikimi artırabilmektedir. Bu maddelerin kanserojen olduğu yönünde yayınlar mevcuttur.

Yasal Düzenlemeler
Ülkemizde oyuncaklarla ilgili yönetmelik Sağlık Bakanlığı tarafından 2002 yılında ‘Oyuncaklar Hakkında Yönetmelik’ adıyla çıkarılmıştır. Bu yönetmelik çerçevesinde Sağlık Bakanlığı oyuncak denetimini gerçekleştirmektedir. Bu yönetmeliğe göre; oyuncaklarda maksimum 0,2 mikrogram antimon, 0,1 mikrogram arsenik, 25,0 mikrogram baryum, 0,6 mikrogram kadmiyum, 0,3 mikrogram krom, 0,7 mikrogram kurşun, 0,5 mikrogram civa, 5,0 mikrogram selenyum bulunabilir. Aynı yönetmeliğe göre; oyuncaklar, onları kullanan çocukların sağlığına zarar verebilecek olan ve Tehlikeli Kimyasallar Yönetmeliğinde belirtilen tehlikeli maddeleri içermemelidir. Yine Sağlık Bakanlığı tarafından 2005 yılında ‘Oyuncak ve Çocuk Bakım Eşyalarındaki Ftlatlar Hakkında Tebliğ’ çıkartılarak; oyuncaklarda kullanılabilecek ftalatlar ilgili düzenleme yapılmıştır. Oyuncak analizleri Türkiye Halk Sağlığı Kurumu bünyesindeki Refik Saydam Hıfzıssıhha Oyuncak Laboratuarı, TSE bünyesindeki laboratuarlar ile bazı özel laboratuarlarda yapılmaktadır. Ayrıca 2011 yılında Ekonomi Bakanlığı tarafından ‘Oyuncakların İthalat Denetimi Tebliği’ yayınlanmıştır. Bu çerçevede ithal ürünlerin denetimi gerçekleştirilmektedir. 

Çocuklarımızı bu tehlikelerden nasıl koruyabiliriz?
-Mutlaka üretici firmasına güvendiğiniz oyuncakları alınız.
-Oyuncak ambalajların CE işareti ve güvenlik uyarılarının olmasına mutlaka dikkat ediniz. Ayrıca ambalajda üretim yeri, seri no ve hangi yaş gurubuna hitap ettiği mutlaka yer almalıdır.
-Oyuncaklardaki boyalara özellikle dikkat ediniz. Oyuncakların zehirsiz boya malzemeleri ile boyanmış olanlarını tercih ediniz. Eğer elle dokunabileceğiniz bir şekilde ise (ambalajlanmamışsa) elinizle hafif kuvvet uygulayarak; elinizi sürtün. Elinize boya lekesi çıkıyorsa o ürünü tercih etmeyiniz. Mümkünse aşırı renkli ürünleri tercih etmeyiniz.
- Kötü kokan yumuşak plastikten yapılmış oyuncaklar almayınız.
-Çocuklarınıza şaka oyuncakları da denen ve kimyasal maddeler içeren oyuncakları aldırmayınız.
-5 yaşından küçük çocuklar için boyanmış, spreylenmiş ve cilalanmış olan tüm oyuncaklarda kullanılan boyaların içindeki kurşun oranı % 1 'i geçmediği ya da zehirli olmadıkları, oyuncak üzerinde belirtilmelidir. Bu yaş grubu için özelliği taşımayan ürünleri tercih etmeyiniz.
- Pilli oyuncaklarda pilin koyulduğu yerin vidalı, emniyetli olmasına dikkat ediniz. İçeriği akacak pili kullanmayınız.
-Mümkünse boyanmamış, ahşap ve organik oyuncakları tercih ediniz.
-Eğer satın aldığınız ürünle ilgili şüphe veya şikayetiniz varsa; 184 SABİM hattını arayarak, şikayetiniz Sağlık Bakanlığı’na bildiriniz. Sağlık Bakanlığı şikayet konusu ürünle ilgili inceleme ve denetimleri yaparak, önlem alacaktır.

Dr. Kimyager Hasan ÖZ
hasanmail@hotmail.com


Devamını Oku »

17 Aralık 2012 Pazartesi

Toksik Kimyasallardan Uzak Durma İpuçları-3


Günümüzde artan dünya nüfusuna yetecek kadar doğal kaynak bulunmamaktadır. Fakat talep hızla artarken arzın da paralel olarak artması kaçınılmazdır. Doğal kaynakların sınırlı olması arzın artmasının önündeki en büyük engeldir. Bu iktisadi gerçekler yeni arayış ve yönelimlere sebep olmaktadır. Noktada kimyasallar devreye girmektedir. Dolayısıyla kimyasallar hayatımızın her noktasına girmiş durumdadır. Kimyasalların bu istilasının insan sağlığı üzerindeki etkileri üzerine pek çok araştırma yapılmış, makale yazılmıştır. Tehlikesi kesin olarak ispatlanmış kimyasalların yanında; tehlikesi şüpheli olan pek çok kimyasal da vardır. Konuya temkinli yaklaşan bazı bilim insanları; çalışmaların insanların hayatı boyunca maruz kalamayacağı dozlarla yapıldığını, bu kimyasalın tehlikeli olsa bile insan sağlığını doğrudan etkileyemeyeceğini tezini savunmaktadırlar. Kimyasallar tehlikeli olsun veya olmasın; günümüzde kanser vakalarının, ölü doğumların, gebelik anamolilerini, kısırlığın, v.b. artmış olduğu yadsınmaz bir gerçektir. Bu vakalardaki artma insanları atalarının yaşam tarzını incelemeye sevk etmektedir. Bu incelemeden dedelerimiz, bekli de onların dedeleri her şeyin doğalını kullandıkları için uzun ve sağlıklı yaşamaktadır, sonucunu çıkartmaktayız. Günümüzde %100 doğal yaşamak imkansız, fakat kimyasal istilasını en aza indirmek mümkün. Bunun için sadece biraz dikkatli olmamız yeterli. Bizler de bu dikkate başlangıç olması adına basit ip uçlarından oluşan bir yazı dizisi hazırladık. Faydalı olması dileğiyle…

Ev Temizliği

-Doğal temizlik ürünlerine geçin: Geleneksel temizlik ürünleri yarardan çok zarar verebilmektedir. En basit temizleme maddesi en az 7-8 kimyasal maddenin bileşiminden oluşmaktadır. Bu kimyasalların hepsinin güvenli olduğundan emin olamazsınız. Bunun için öncelikle güven veren kaliteli ürünler kullanmaya, sonrasın da bu ürünlerin aşırısının kullanımından kaçının. En iyi temizlik maddesi sudur. Ancak bazı lekeleri gidermek için su yeterli olmamaktadır. Geleneksek temizlik ürünlerine alternatif soda, tuz, limon tuzu, boraks, sabun, gibi ürünleri tercih edebilirsiniz. Doğal temizlik maddeleri hakkında ayrıntılı bilgi almak için ilgili yazımızı okuyabilirsiniz: TIKLAYINIZ.

-Döşeme ve mobilya alırken ve temizlerken dikkat edin: Döşeme ve mobilyalar yangınlarda zarar görmemesi için alev geciktirici bir tabaka ile kaplanabilmektedir. Eğer  bromlu alev geciktiriciler (BFRs) kullanılmışsa bunalar sağlık açısından riskler oluşturmaktadır. Bunlar plastik, tekstil ve elektroniklerde de yaygın olarak kullanılmaktadır. Ürünün alevlenmesini geciktirmektedir.  Bu madde normal gelişme için gereken hormonal fonksiyonları önemli derecede etkilemektedir. Bu maddelerin kanserojen olduğu yönünde yayınlar mevcuttur. Bu nedenle bu tür ürünleri alırken aşırı boyalı görünenlerin yerine daha doğal ve sade görünenleri tercih edin. Aynı zamanda oturma kısımları pamuk ve yünle doldurulmuş olanları tercih edin. Çünkü dolgu maddesinde de alev geciktiriciler kullanılabilmektedir. Bunun dışında döşeme ve mobilyaların temizliğinde kullanılan ürünler toksik kimyasallar içerebileceğinden bunun için de doğal temizlik maddelerine yönelin.

-Halı ve döşemeler için leke çıkarıcılar PFOA içerebilmektedir: Bu da evlerimizde toksik PFOA birikimine neden olabilmektedir. Perflorooktanoik Asit (PFOA), floropolimerlerin yapımında kullanılan, suda çözünebilen, sudaki sıvıları ve yağları emulsifiye edebilen bir kimyasaldır.


PFOA insanlar için toksik ve kanserojen bir maddedir. Ayrıca hormon dengesi üzerinde de etkileri bulunmaktadır. Amerikada yapılan bir çalışmada kan serumunda PFOA seviyesi yüksek olanlarda; kolestrol ve  ürik asit sevilerinde artma olduğu saptanmış ve PFOA ile ilişkilendirilmiş, erken hayvan deneylerinde US’de kronik böbrek hastalıkları ile PFOA arasında bir bağlantı olabileceği bildirilmiştir.

-VOCs (Uçucu Organik Bileşikler)’den uzak durun: Yapısında en az bir karbon ve hidrojen atomu içeren kimyasal bileşikler organik bileşikler adını alırlar. Kaynama noktaları 50-260 oC arasındadır. Kolaylıkla buharlaşabilirler. Farklı birçok çeşidi bulunan uçucu organik bileşiklerin en önemli kaynakları inşaat ve dekorasyonda kullanılan malzemelerdir. Toksik özellik taşıyan bu bileşikler solunum yolu hastalıklarına sebep oldukları gibi, yüksek konsantrasyonlarda sinir sisteminde tahribata yol açmaktadır. Bu nedenle dekorasyon malzemelerini doğal ham maddelerden yapılmış ürünlerden tercih edin.

Dr.Kimyager Hasan ÖZ
hasanmail@hotmail.com

Toksik Kimyasallardan Uzak Durma İpuçları-1 Yazısını okumak için TIKLAYINIZ
Toksik Kimyasallardan Uzak Durma İpuçları-2 Yazımızı Okumak İçin TIKLAYINIZ
Toksik Kimyasallardan Uzak Durma İpuçları-4 Yazımızı Okumak İçin TIKLAYINIZ

Devamını Oku »