Su günlük hayatımızda
kullandığımız en önemli maddedir. Susuz hayat da, susuz kimya da düşünülemez. Hayatın
kaynağı, insanların vazgeçilmezi, dünyanın dörtte üçü ... sudur. Bir kimyagere
göre; kohezyon kuvvetine sahip renksiz, kokusuz ve tatsız sıvı ,
H2O, 2 Hidrojen ve 1 Oksijen atomundan meydana gelen
bir bileşiktir su. İnsan yemek yemeden haftalarca canlılığını
sürdürebilirken susuz ancak birkaç gün yaşayabilir. Kanın %92'si, kemiklerin
%22'si, beynin ve kasların %75'i sudur. Bu yazımızda hayatımızda önemli bir
yere sahip olan suyu yakından tanımaya çalışacağız.
Su
Tanımları:
-Doğal mineralli su: Yerkabuğunun
çeşitli derinliklerinde uygun jeolojik şartlarda doğal olarak oluşan, bir veya
daha fazla kaynaktan yeryüzüne kendiliğinden veya teknik usullerle çıkartılan,
mineral içeriği, kalıntı elementleri ve diğer bileşenleri ile tanımlanan, her
türlü kirlenme risklerine karşı korunmuş yeraltı sularıdır [1]. Doğal mineralli
suyun katı tortu olarak hesaplanan mineral miktarı 1500 mg/L’den fazla ise
“zengin mineralli”, 500 mg/L’den az ise “düşük mineralli”, 50 mg/L’den az ise
“çok düşük mineralli” şeklinde sınıflandırılmaktadır. Bu sınıflandırmayı
ambalajlı suyun etiketinde görmeniz mümkündür. Maden suyu olarak adlandırılan
sular da doğal mineralli su kapsamında değerlendirilmektedir. Fakat maden
sularındaki mineral miktarı, evlerimize aldığımız doğal mineralli sulardan daha
fazladır. Ülkemizde piyasa sunulan ambalajlı doğal mineralli sular işlem
görmeden, şişelenmektedir. Yurt dışındaki mineralli sulara, suyun yapısında
olmayan bazı mineraller dışarıdan ilave edilmektedir. Ülkemizdeki ‘Doğal
Mineralli Sular Hakkında Yönetmelik’ gereği bu işlemin yapılması yasaktır. Bu
denele ‘Doğal’ olarak adlandırılmaktadır.
-Doğal Kaynak Suyu: Jeolojik
koşulları uygun jeolojik birimlerin içinde doğal olarak oluşan, bir veya daha
fazla çıkış noktasından yer yüzüne kendiliğinden çıkan veya teknik usullerle
çıkartılan ve suyun kimyasal ve mikrobiyolojik yapısını değiştirmeyen, yönetmelikte
izin verilenler dışında her hangi bir işleme tabi tutulmaksızın ilgili
yönetmelikteki fiziksel, kimyasal, mikrobiyolojik ve radyoaktif nitelikleri
taşıyan, etiketleme gerekliliklerini karşılayan ve satış amacı ile
ambalajlanarak piyasaya arz edilen yer altı sulardır [2]. Doğal Kaynak suları adından
da anlaşılacağı üzere kaynağından çıktığı gibi şişelenen sulardır. Bu suların
kimyasal ve mikrobiyolojik yapısında değişiklik meydana getirecek işlemler
yapılamaz. İlgili yönetmelik gereği kaynak sularına kendisine karakteristik
özellik veren önemli elementlere ilişkin suyun kaynağındaki niteliğini
değiştirmemek kaydıyla uygulanan, muhtemelen oksijenlemeyi takiben demir ve
kükürt gibi kalıcı olmayan elementlerin filtrasyon ve boşaltma yoluyla
ayrıştırılması, ozonla zenginleştirilmiş hava kullanılarak demir, mangan,
kükürt ve arseniğin ayrıştırılması ve tamamen fiziksel yollarla serbest
karbondioksidin kısmen veya tamamen ayrıştırılması işlemleri ile kaynak suyunun
kimyasal ve mikrobiyolojik niteliklerini değiştirmeyecek tarzda suda asılı
kalan çözülmemiş partikülleri uzaklaştırmaya yönelik filtrasyon işlemleri
dışında herhangi bir işlem uygulanmaması esastır. Bu amaçla kaynak sularında
ozon kullanıldığında; ozon yan ürünleri bromat ve bromoform analizleri
yapılmakta, buna göre ozon miktarı ayarlanmaktadır.
-İnsani Tüketim Amaçlı Su:
Orijinal haliyle ya da işlendikten sonra, dağıtım ağı, tanker, şişe veya kaplar
ile tüketime sunulan içme, pişirme, gıda hazırlama ya da diğer evsel amaçlar
için kullanılan bütün sular ile suyun kalitesinin, gıda maddesinin nihai
halinin sağlığa uygunluğunu etkilemeyeceği durumlar haricinde insani tüketim
amaçlı ürünlerin veya gıda maddelerinin imalatında, işlenmesinde, saklanmasında
veya pazarlanmasında kullanılan bütün sularıdır [2]. Ambajlı suların yaygın
olmadığı dönemlerde su istasyonlarında satılan sular bu nitelikteki sulardı.
-İçme Suyu: Jeolojik koşulları
uygun jeolojik birimlerin içinde doğal olarak oluşan, bir çıkış noktasından
sürekli akan veya teknik usullerle çıkarılan ve Sağlık Bakanlığınca uygun
görülen dezenfeksiyon, filtrasyon, çöktürme, saflaştırma ve benzeri işlemler
uygulanabilen ve parametre değerlerinin eksiltilmesi veya arttırılması
suretiyle fiziksel, kimyasal, mikrobiyolojik ve radyoaktif parametre değerleri
elde edilen, etiketleme gerekliliklerini karşılayan ve satış amacı ile
ambalajlanarak piyasaya arz edilen yer altı sulardır [2]. Bu sular işlenmiş
sulardır. İçme sularının doğal kaynak sularından temel farkı işlem görmüş
olmalarıdır. Tüketiciler içme suyu ile doğal kaynak suyu farkını şu şekilde
anlayabilirler: ilgili yönetmelik gereği işlenmiş suların etiketleri kahverengi
ve tonları ağırlı olarak dizayn edilmiş, doğal kaynak sularının etiketleri ise
mavi ve tonları ağırlıklı olarak dizayn edilmiştir. Sağlık açısından
değerledirildiğinde; doğal kaynak sularının içme sularından daha sağlıklı
olduğuna dair herhangi bir bilimsel çalışma mevcut değildir.
-İçme-Kullanma Suyu: Genel olarak içme, yemek yapma, temizlik ve diğer
evsel amaçlar ile, gıda maddelerinin ve diğer insani tüketim amaçlı ürünlerin
hazırlanması, işlenmesi, saklanması ve pazarlanması amacıyla kullanılan,
orjinine bakılmaksızın, orijinal haliyle ya da arıtılmış olarak ister
kaynağından isterse dağıtım ağından temin edilen ve fiziksel, kimyasal,
mikrobiyolojik ve radyoaktif parametre değerlerini sağlayan ve ticari amaçlı
satışa arz edilmeyen sularıdır [2]. Bu
sular musluklarımızdan akan şebeke sularıdır. Bu sular dere, nehir, göl, baraj
vb. kaynaklardan alınarak; çeşitli işlemlerden geçirilip, sağlık açısından risk
taşımayacak hale getirilip bizlere sunulmaktadır. Bu neden bu suların
kaynağının durumundan çok nihai tükeciye ulaştığı anda ki özellileri önem
taşımaktadır. Ülkemizde bu yöntem kullanılmamasına rağmen, yurtdışında kirli
kanalizasyon suları dahi arıtılarak içilebilecek konuma getirilebilmektedir.
Su ve Sertlik Kavramı
Sabunu köpürtmeyen suya sert su denir. Sertliğin ana kaynağı kalsiyum ve mağnezyum iyonlarıdır.
Ca+2 + 2 C17H33COONa → (C17H33COO)2Ca ↓ + 2 Na+ (1)
Mg+2 + 2 C17H33COONa → (C17H33COO)2Mg ↓ + 2 Na+ (2)
(1) ve (2) reaksiyonlarında görüldiği gibi sabun ile Ca+2 ve Mg+2 iyonlarıyla sabun reaksiyona girdiğinde çözünmeyen kalsiyum ve mağnezyum sabunlarını oluşturmakta, dolayısıyla köpürmemektedir. Ortalama bir sertliği insan sağlığı açısından zararı olmamasına rağmen içimi hoş değildir. Doğal kaynak suları yumuşak sulardır. Bu nedenle içimleri lezzetlidir ve insandan bir içmede daha fazla suyu içebilmektedir. Sert sulardan insanlar daha az içme eğilimi göstermektedirler. Doğal mineralli sularda çözünmüş mineral miktarı fazla olduğu için doğal kaynak sularına oranla daha serttirler. Ama yine de doğal mineralli sular da genel itibariyle yumuşak sulardır. İçme suları zaten üzerinde işlem yapıldıkları için sertliği giderilmiş sulardır. Musluklarımızdan akan sula üzerinde sertlik giermek için her hangi bir işlem yapılmadığı için bölgenin su özelliğine göre sertlikleri değişmektedir. Piyasaya doğal kaynak sularının girmesiyle birlikte damak tadımız yumuşak suya alıştığı için musluk sularının tüketimi zor olmaktadır.
Suyun sertliğini kalıcı sertlik ve geçici sertlik olarak iki şekilde sınıflandırmamız mümkündür. Isıtıldığında kaybolan ve kalsiyum ve/veya mağneyum bikarbonattan ileri gelen sertlik geçici sertlik olarak adlandırılır. Çaydanlıklarda sarımsı-kahverengi lekelerin oluşması bu nedenledir. Toprak alkali metallerin silikat, nitrat, klorür ve sülfatları ısıtıldıklarında giderilemez. Bunların oluşturduğu sertliğe kalıcı sertlik adı verilmektedir. Aşırı ısıtma yapılır ve su buharlaştırılırsa; bu maddeler borularda ve kazanlarda taş oluşumuna neden olurlar. Zaten sulardaki suyun en büyük zararı endüstride boru ve kazanlarda oluşturduğu bu etkidir. Bu amaçla endüstriyel ve içme-kullanma sularını yumuşatma amacıyla fosfat yöntemi, damıtma yöntemi, zeolit-permutit yöntemi ve kireç soda yöntemi uygulanabilmektedir. En yaygın kullanılan yöntem kireç soda yöntemidir.
Suların sertliği; Alman sertlik derecesi, Fransız sertlik derecesi, İngiliz sertlik derecesi ve ppm gibi çeşitli birimle ifade edilmektedir. En yaygın kullanım oFr (Fransız Sertlik Derecesi)’dir.(1˚Fr=10 mg CaCO3/1lt. Su)
Toplam Sınıflandırma
|
Sertlik
|
0-5 Fr
|
Çok Yumuşak Su
|
5-10 Fr
|
Yumuşak Su
|
10-20 Fr
|
Orta Sert Su
|
20-30 Fr
|
Sert Su
|
>30 Fr
|
Çok Sert Su
|
Tablo-1 : Suyun sertlik değeri açısından sınıflandırılması.
pH kavramı ve Suların pH’sı
pH bir çözeltinin asitlik veya bazlık derecesini tarif eden ölçü birimidir. pH hidrojen iyonun aktivitesi cinsinden bir asit veya bazın derecesini ifade etme yoluyla ihtiyaç duyulan niceliksel bilgiyi sağlar. Bir maddenin pH değeri hidrojen iyonu [H+] ile hidroksil iyonunun [OH-] derişimlerinin oranına direk bağlıdır. pH ölçüsü 1’den 14’de kadardır. pH 7’de hidrojen ve hidroksil iyon sayısı eşittir ve pH 7 nötrdür. pH 7’nin aşağısı asidik, pH 7’nin üzeri bazik pH olarak nitelendirilmektedir. TS-266’ya göre içme sularındaki pH değerinin 6.5-8.5 arasında olması uygun görülmektedir. İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkındaki yönetmeliğe göre ise; 6.5-9.5 arası sulara sağlık açısından risk taşımamakta, ambalajlanmış sularda pH’nın 4.5’e kadar düşmesine izin verilmektedir. Yine de bu parametre içme suyunun güvenliği hakkında doğrudan bilgi vermemektedir. Düşük pH’lı sular korozif oldukları için borulardaki bir takım zehirli metalleri çözebildiğinden içilmeleri pek tavsiye edilmez. İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkındaki yönetmeliğindeki pH limitlerini aşmayan yüksek pH’lı sular özellikle mide rahatsızlığı olanlar için tavsiye edilmektedir. Çünkü diyetle alınan gıdalarda asitlik artmakta yani pH düşmektedir. İçtiğimiz suyun pH’sı ortalam 7.5 ve üzeri olmalı ki bu pH’yı dengeleyebilsin. Elbette vücudumuz bunu dengeleyebilir, fakat mide problemi olanlarda asidite artıkça, rahatsızlıklar artmaktadır. Vücut kanın pH’ını sürekli 7.35-7.45 aralığında tutmaya çalışır. Kısacası bazik olan yani pH’sı 7’den büyük olan suların tüketilmesi daha faydalıdır. Vücutta tüm metabolik işlemler dengeli bir pH’a bağlıdır.
Ambajlanmış Su Etiketi Okur-Yazarlığı
Aslında bilinçli tüketicinin
satın alacağı her ürünün etiketini dikkatle incelemesi gerekmektedir. Fakat
etiketlerdeki anlaşılmaz bazı ifadeleri okumanın ne faydası olacak diye
bilirsiniz. Bu konuda temel bazı bilgileri öğrenmek gerekmektedir.
Doğal Kaynak Sularının Etiketleri
Bir doğal kaynak suyu
şişesini veya herhangi bir ürünü
elinize aldığınızda ilk bakmanız gereken son kullanma tarihine bakmak
olmalıdır. Doğal Kaynak sularının etiketinde mavi tonlar ağırlıktadır. Eğer
kahverengi tonlar hakimse bu su doğal kaynak suyu değil, işlenmiş sudur.
Etikette mavi tok yoksa bile mavi şerit kullanılmış olmadır. Etikette bazı
parametre sonuçlarının yazılması zorunludur. Bu parametler ve normal değerleri
tablo-2’de verilmiştir.
Parametre
|
Parametrik Değer
|
Birim
|
Alüminyum
|
200
|
μg/L
|
Amonyum
|
0,50
|
mg/L
|
Klorür
|
250
|
mg/L
|
C. perfringens (sporlular
dahil)
|
0
|
sayı/100 ml
|
Renk
|
Tüketicilerce kabul
edilebilir ve herhangi bir anormal değişim yok
|
|
İletkenlik
|
2500
|
20 °C’de μS / cm
|
PH
|
6,5 -9,5
|
pH birimleri
|
Demir
|
200
|
μg/L
|
Mangan
|
50
|
μg/L
|
Koku
|
Tüketicilerce kabul
edilebilir ve herhangi bir anormal değişim yok
|
|
Oksitlenebilirlik
|
5,0
|
mg/L O2
|
Sülfat
|
250
|
mg/L
|
Sodyum
|
200
|
mg/L
|
Tat
|
Tüketicilerce kabul
edilebilir ve herhangi bir anormal değişim yok
|
|
22 °C’de koloni sayımı
|
Anormal değişim yok
|
|
Koliform bakteri
|
0
|
Sayı/100 ml
|
Toplam Organik Karbon (TOC)
|
Anormal değişim yok
|
|
Bulanıklık
|
Tüketicilerce kabul
edilebilir ve herhangi bir anormal değişim yok
|
Tablo-2:
Doğal Kaynak Sularının Etiketinde Bulunan Parametreler.
Bu parametleri kısaca açıklamamız gerekirse;
-Renk:Yapraklar, kozalaklı ağaç meyveleri, ağaç ve sebze artıkları gibi
organik maddelerin suyla temasında çözünmeleriyle sular renkli hale gelebilir. Ayrıca
tannin, hümik asit ve hümat gibi maddelerin suda çözünmesiyle sular renkli
olabilir. Ayrıca demir ve manganı yüksek olan sular sarımsı renkte
olmaktadır. Bu sular tüketilmemelidir.
-Bulanıklık: Su içerisinde çökebilen veya kolloidal askıda
maddeler varsa bunlar sularda bulanıklığa sebep olur ve fiziksel görünümünü
bozar. Bu tür sular tüketilmemelidir.
-Tat ve Koku: Sulardaki koku ve tat
pekçok etkene bağlıdır. Suların yapısında organik maddeler varsa, klorlama
yapılmışsa, çözünmüş gazlar mevcutsa, canlı
organizmal faaliyetleri var; mikroorganizma üremişse, demir, mangan ve korozyonun metalik ürünleri bulunuyorsa, fenol gibi endüstriyel atık kirliliği
mevcutsa bu suların tat ve kokularında değişiklik meydana gelir.
-Koloni Sayısı: Ekilen besiyerinde
üreyebilen tüm canlı hücrelerin sayısıdır. Su içerisinde mikroorganizma üreyip,
üremediği hakkında bilgi vermektedir.
-Koliform Bakteri: Çubuksu, gram
negatif bakterilerdir. Suda varlıkları suyun dışkı kaynağı tarafından kontamine
olduğunun göstergesidir.
- C. Perfringens: Anaerobik, gram
pozitif, spor oluşturan çubuk şeklinde bir bakteridir. Kendisi kadar toksinleri
de zararlıdır. Sulardaki varlığı fekal bir kirliliğe işaret etmektedir.
- Alüminyum:
Alüminyum ve bileşikleri suların arıtımında koagülan olarak en fazla kullanılan
maddelerdir. Sudaki alüminyum kaynajkları; suyun bulunduğu yer kabuğu
katmanında çözerek bünyesine kattığı alüminyum + arıtma sırasındaki alüminyum
geçişi+ endüstriyel atıklarla kirlenmedir. Vücutta aşırı alüminyum birikimi nörotoksiste
neden olmaktadır.
-Amonyum: Suda iyonize olmayan (NH3)
veya iyonize (NH4+) formda bulunabilir. Suya endüsriyel,
tarımsal faaliyetler, kloraminsyonla
dezenfesiyon yan ürünü olarak geçebilir. Amonyumun yüksek olması bakteriyel,
kanalizasyon ve hayvancılık atığı kirliliğini göstergesidir.
-Klorür:
Klorürü suların dezenfeksiyonunda kullanılan klorla karıştırmamak gerekir. İçme
suyundaki klorür doğal kaynaklar, kanalizasyon, endüstriyel deşarjlar, kara
karşı sokaklara atılan tuz, kıyı alanlarında tuzlanmadan kaynaklanmaktadır. Klorürün
yüksek olması suyun tadında değişikliklere yok açmaktadır.
-İletkenlik: Suyun içinde bulunan
elektrolit miktarının bir ölçütüdür. Suyun yapısındaki çözünmüş katı maddeler
ile yakından ilişkilidir. Sıcaklık arrtıkça azalır, kirlik arttıkça artar.
-Demir: Doğal olarak suyun yapısında
bulunabildiği gibi korozif suların geçtiği ortamdan yapısına aldığı ve su
arıtmada demir ve/veya demir bileşiklerinin koagülan olarak kullanımı sonucu
sudaki demir miktarı artabilir.
-Mangan: Suyun yapısında doğal
olarak bulunmaktadır. İnsan sağlığı açısından hem eksikliği hem de fazlalığı
zararlıdır. Nörolojik etkileri soz konusudur.
-Oksitlenebilirlik ve TOC: Sudaki
organik karbonun bir ölçüsüdür. Organik kontaminasyonun belirlenmesi amacıyla
ölçülmektedir. Ne kadar çok karbon/organik madde varsa o kadar çok O2
tüketilir. Fazlalığı suyun kirliğinin bir ölçüsüdür.
-Sülfat: Suyun yapısında doğal
olarak bulunabildiği gibi endüstriyel atıklarla suyun kirlenmesi sonucu da suya
geçmiş olabilir. Fazla miktarda alınımı laksatif etki (ishal) yapabilir. Ayrıca
suların tadında değişikliğe sebep olur.
-Sodyum: Sodyum
(Na) hücre dışındaki katyonlar arasında en çok bulunan madendir. Sodyum vücudun
asit-baz dengesinin ayarlanmasında etkili olduğu gibi, organizmadaki ozmotik
basıncın oluşmasına da katkıda bulunarak, vücudun su tutmasını
sağlamaktadır. Suda sodyum bulunması vücudumuzun sodyum ihtiyacının
karşılanmasına katkıda bulunmaktadır. Bu sodyumun hipertansiyon oluşturması
veya tuz etkisi göstermesi söz konusu değildir. Ancak suda 200 mg/L’nin üzerinde olması tat açısından
olumsuzluk meydana getirebilir.
Doğal kaynak sularının
etiketlerindeki parametlerin amlamı kısaca bu şekildedir. Bu sonuçlar zaten
normal limitleri taşımak zorundadır aksi halde üretimine ve piyasaya
sunulmasına izin verilmez. Ancak yine de bu konuda biraz bilgimizin olması,
daha bilinçli bir seçim yapmamıza katkıda bulur. Doğal kaynak sularının
etiketlerinde yer alan analiz sonuçları su kaynağı ilk bulunda yapılan anlizler
olmasına karşılık bu sular sürekli olarak Sağlık Bakanlığı tarafından kontrol
edilmektedir. Kaynak suyu fabrikasının üretim kapasitesine göre değişmekle
birlikta ayda en az bir kez bu sular kontrol izlemesi parametrelerine göre
analiz edilerek; denetlenmektedir.
Doğal Mineralli Suların Etiketleri:
Doğal Mineralli sular ve maden
sularında etikette suyun yapısında bulunan anyon ve katyon miktarları
verilmektedir. Bu parametreler tablo-3’de verilmiştir.
Anyonlar
|
Sembol
|
Bulunabilecek
maksimum miktar mg/L
|
Florür
|
F-
|
5.0
|
Fosfat
|
PO4
|
|
Bikarbonat
|
HCO3
|
|
Karbonat
|
CO3
|
|
Klorür
|
Cl-
|
|
Nitrat
|
(NO3)
|
50
|
Nitrit
|
(NO2)
|
0.1
|
Silikat
|
SiO2
|
|
Sülfat
|
SO4
|
|
Sülfit
|
SO3
|
0.05
|
Katyonlar
|
||
Alüminyum
|
Al
|
0.2
|
Amonyum
|
NH4
|
|
Kalsiyum
|
Ca
|
|
Magnezyum
|
Mg
|
|
Potasyum
|
K
|
|
Sodyum
|
Na
|
|
Demir
|
Fe+2
|
Tablo-3:
Doğal Mineralli suların etiketlerinde yer alan parametreler
Ambalajlı Su Alırken Dikkat Edilmesi Gereken
Hususlar:
-Mutlaka son kullanma tarihlerini
kontrol ediniz.
-Kapaklarının orijinal olmasına
dikkat ediniz. Özellikle damacanlar geri dönüşümlü olduğu için bu özelliğe
dikkat ediniz. Damaca kapaklarında ‘Shiring’ olup olmadığını kontrol ediniz.
-Çok eskimiş ve yıpranmış
damacana suları almayınız.
-Sular açıkta güneş altında
beklemişse; şişenin yapısından suya kimyasal geçişi olabileceğinden güneşte
bekleyen ürünleri almayınız.
- Sular tüp, alkol gibi kokulu
yerlerde depolandığında şişelerin geçirgen yapısı nedeniyle koku absorbe
edebileceğinden; tüp ve suları aynı yerde tutan yerlerden su almayınız.
Dr.Kimyager Hasan ÖZ
Kaynaklar
[1] Doğal Mineralli Sular
Hakkında Yönetmelik,Yayımlandığı Resmi Gazete: 1 Aralık 2004, Sayı: 25657.
[2] İnsani Tüketim Amaçlı
Sular Hakkında Yönetmelik, Resmi Gazete Tarihi: 17/02/2005 Resmi
Gazete Sayısı: 25730.