Aziz Valentine Roma döneminde
yaşamış bir din adamıydı. İmparator 2. Claudius, Roma'yı kendi katı
kuralları ile zalimce yöneten bir hükümdardı. Onun için en büyük problem,
ordusunda savaşacak asker bulamamaktı.Ona göre bu durumun tek sebebi
Romalı erkeklerin aşklarını ve ailelerini bırakmak
istememeleriydi. İşte bu yüzden, Roma'daki tüm nişan ve evlilikleri kaldırdı. Aziz
Valentine bu emre karşı gelerek; bir çok din adamı gibi dinsel vaazlar vererek
hükümdarın kararının yanlış olduğunu söylüyor, dahası gizlice nikahlar kıyarak hükümdara
karşı geliyordu. Sonunda sevenleri kavuşturan Valentine yakalanarak; öldürülmüş
ve 14 Şubat 270’de toprağa verilmişti. İşte Bu gün ‘Sevgililer Günü’ olarak
kutlanmaktadır. Bu güne ilişki pek çok rivayet bulunmasına rağmen bu onlardan
sadece biridir.
’Sevginin günü olmaz’, ‘sevgi bir güne sığmaz’, ‘bu gün kapitalizmin bize dayatması’ gibi pek çok tartışmanın ötesinde sevgililer günün merkezinde AŞK vardır. Peki ‘AŞK nedir?’, ‘AŞKın Kimyası Nedir?’
’Sevginin günü olmaz’, ‘sevgi bir güne sığmaz’, ‘bu gün kapitalizmin bize dayatması’ gibi pek çok tartışmanın ötesinde sevgililer günün merkezinde AŞK vardır. Peki ‘AŞK nedir?’, ‘AŞKın Kimyası Nedir?’
Yunus Emre’nin ‘Gönlüm düştü bu
sevdaya/Gel gör beni aşk neyledi’ dizelerinde anlattığı aşk Türk Dil Kurumu
sözlüğünde aşırı sevgi ve bağlılık duygusu, sevi, sevda olarak
tanımlanmaktadır. Aşka psikolojik, sosyolojik, romantik ve hatta ekonomik
olarak bakanların yanında biz de malumunuz kimyasal olarak bakacağız.
Aşkın simgesi KALP’tir. Ancak
kalbin aşkla hiçbir ilgisi yoktur. Sadece aşkın kimyasallarında etkilenen bir
organdır. Aşkın kaynağı BEYİN’dir. Amerikalı antropolog Helen Fisher’a göre: tutku
ne kadar artarsa, beyinde heyecan ve keyif duygusunu salgılamaya yarayan
hormonlar daha çok uyarılır ve aktif hale gelir. Dopamin, noradrenalin ve feniletilamin
maddelerinin daha çok salgılanmasıyla ellerimiz daha çok terler, nefes
alış-verişimiz hızlanır, tansiyonumuz ve nabzımız yükselir! Aşık olanların
yemeden içmeden kesilmesi, uykusuzluk çekmesi bilinen belirtilerdir. İşte bütün
bunların nedeni de aslında bu çok çalışan hormonlardır...
Noradrenalin(norepinefrin)
beyinden salgılanır ve böbrek üstü bezlerinden salgılanan adrenalin(epinefrin)
üretimini uyarır. Avuç içinde terleme, kalp artışında hızlanma, göz
bebeklerinde büyüme meydana getirir. Noradrenalin nörotrastiter olarak görev
yapan bir katekolmindir. Bu hormon beyinin dikkat ve çevreye yanıt verme ile
ilgili bölümlerini etkiler. Aşık olan birinin zihnini toparlayamaması, sürekli
dalgın olması ve çevreden gelen sorulara geç yanıt vermesi veya vermemesinin
ana nedeni aşırılı noradrenalin salınımıdır. Adrenalin ile noradrenalinin birlikte
salgılanması kalp atım hızı, depolardan glikoz salınımı ve iskelet kaslarına
giden kan akımı artarak; ‘kaç ya da
savaş’ (flight or fight) yanıtının temelini oluşturur [1] Andrenalin ve
noradrenalin birbirinden sadece bir atom faklıdır.
Beyinde noradrenalin seviyesinin
artmasıyla mutluluk artar, iştah azalır. İşte aşık olduğumuzda yemeden içmeden
kesilmemizin sebepsiz mutluluğumuzun nedeni budur.
Dopamin ise beyinde doğal olarak
üretilen bir kimyasaldır. Beyinde,
dopamin reseptörlerini aktive ederek nörotransmiter olarak görev
yapar. Dopamin, ayrıca, hipotalamustan da salgılanır ve kana
karışarak nörohormon görevi yapar [2]. Dopamin insanları daha
‘konuşkan’ ve ‘heyecanlı’ hale getirir. Bu da duygusal tepki, hareket ve
mutluluk yeteneği üzerindeki beyin süreçlerini etkilemektedir. Dopamin noradrenalin
maddesine çok benzer, aslında öncü bileşiğidir. Dopamin daha iyi hissetmemize
yol açar. İlgili şahsı gördüğümüzde dopamin salınımımız artar, ateş basar ve
yüzümüz kızarır. Dopamin, serotonin ve noradrenalinin ardı ardına salınmasıyla
adrenalin etkisi oluşur.
Feniletilamin (PEA) amfetamine
benzer doğal bir kimyasaldır. Araştırmalara göre salgısının tetiklenmesi için göz göze gelmek
ve el ele tutuşmak gibi basit davranışlar bile yeterlidir. Kalp atışının
hızlanması, ellerin terlemesi ve zor soluk alıp verme gibi tepkiler beyinde yüksek
dozda feniletilamin salgılanmasıyla oluşmaktadır. Ayrıca PEA dopamin seviyesini
de arttırmaktadır [3].
Bunların yanında serotonin
hormonun yüksek seviyede olması aşk sıranda görülen hormonal durumdur. Serotonin
uykuyu, seksüel enerjiyi, ruh halini, ani ve aşırı isteklerle iştahı düzenler.
Düşük serotonin miktarı, sinirli, huzursuz ve depresif ruh hallerine neden
olabilir. Mide ve bağırsak bölgesindeki kas sisteminin hareketlerini yönetir,
ağrı algılama sisteminizi düzenler ve dinlendirici bir uyku sağlar [4].
İşte aşık olduğumuzda görülen
tipik belirtilerin nedeni bu kimyasallar. Peki ama aşık olmamızın nedeni nedir?
Neden herkese değil de ‘ONA’ aşık
oluruz? İnsanların birbirinin dikkatini çekmesini sağlayan ana maddenin FEROMONLAR
olduğu bilinmektedir. Feromon, aynı türün üyeleri arasındaki sosyal
ilişkileri düzenleyen kimyasal maddedir. Yunanca kökenli olan sözcük
"hormon taşıyan" anlamına gelmektedir [5]. İnsan feromonları
daha çok eşeysel davranışları kontrol eder. Burnun iç kısmında
bulunan ve "vomeronazal organ" olarak bilinen bir almaç sayesinde
algılanabilir. Bu organ, feromonları beyne iletir. Böylelikle beyinde
ilk reaksiyonların kıvılcımı ateşlenir ve
hormonal aktiviteler başlar. Feromonlar karşı cins tarafından fark
edilmenin ilk adımıysa da ilişkinin devamını yani aşkın kalıcı olmasını
sağlamaz. Feromonların etkisi ile erkek ve dişilere özgü testosteron ve
östrojen hormonları salgılanır.
Bu moleküller aşkın tutkuya dönüşmesini ve
türün devamı sağlayan eşeyli üreme faaliyetinin tetiklenmesini sağlar. Ama yine
de aşkın kalıcığını sağlayan SEROTONİN, VAZORESİN ve OKSİTOSİN molekülleridir. Oksitosin,
sevdiğimiz biri bize dokunduğunda ya da biz ona dokunduğumuzda kimyasal bir
tepkime başlatan bir moleküldür. Hipofiz bezi tarafından salgılanır. Oksitosin
olmasaydı, çocuklarımıza, eşlerimizi ve sevgililerimize karşı duyduğumuz yoğun
duyguya sahip olamayacaktık [6]. Bir araştırmaya göre; vazopresin hormonu
baskılanan farelerin yuvalarından başka yuvalardaki farelerle çiftleştiği
ortaya çıkmıştır. Yani vazopresin seviyesinin düşmesiyle aldatma
ilişkilendirilmiştir.
Vücudumuzun tüm kimyasını alt üst
eden AŞK, uğruna şiirler, romanlar yazılan, cinayetler işlenen, …. yegane
duygu!.. Serotonin ve oksitosin seviyesi
yüksek, vazopresin seviyesi hiç düşmeyen kalıcı AŞKlar yaşamanız
dileklerimle..
Kaynaklar