Olgunlaşmamış, Güneşte Kurutulmuş Siyanojenik Bitki Çekirdeklerindeki Tehlike
Siyanür, siyano grubu (-C≡N )
içeren kimyasal bir bileşiktir. Hidrosiyanik asit ve bu asitten
türeyebilen metal tuzlarının genel adıdır [1]. Zehirli olmasından
dolayı ve altın, gümüş madenlerini çıkarmak için kullanıldığınde çevreci
protestolarla sık sık karşılaşıldığı için halk tarafından bilinen ve duyulan
bir bileşiktir. HCN (Hidrosiyanik asit), acı badem kokusunda çok uçucu bir
sıvıdır. Siyanürü doğal olarak üreten birçok bitki, bakterive böcek vardır. Kiraz, badem, kayısı, şeftali, erik, fasulye, patates, turp, lahana, şalgam, brokoli ve mısır siyanürlü
bileşikleri doğal olarak üretmektedir [1]
Kiraz, acı badem, kayısı, şeftali, erik,
armut çekirdeklerinin içinde bulunan amigdalin isimli
bileşik vücudumuzda sindirildiği sırada bir siyanür bileşiği olan hidrojen
siyanüre (HCN) dönüşür.
Doğal süreçler, endüstriyel
faaliyetler ve tarımsal faaliyetler (pestisit kullanımı) ile siyanür ve siyanür
bileşikleri toprak ve suya geçebilmektedir. Suda hidrojen siyanür formu
bulunmaktadır. Toprakta bulunan siyanür, toprakta bulunan bazı mikroorganizma
türleri tarafından değişik kimyasal türlere dönüştürülür. Fakat yüksek
konsantrasyondaki siyanür mikrorganizmalar için de toksik etkiye sahiptir.
Bitkiler tarafından en iyi hidrojen siyanür formu alınır [2]. Siyanojenik
bitkilerin özellikle çekirdekleri yenildiğinde çekirdeklerinde yoğun olarak
bulunan amigdalin vücutta sindirildiğinde HCN’de dönüştürülmektedir.
Benzer şekilde cassava ve lima
fasülyesi ile keten yapısında bulunan linamarin bileşiği de vücutta
sindirilince HCN’e dönüştürülmektedir [3].
Bu nedenle siyanojenik bitkilerin özellikle çekirdekleri mümkünse tüketilmemeli,
tüketiliyorsa da acı çekirdekler kesinlikle yenmemelidir. Çünkü meyve
çekirdeklerindeki acılıklık siyanür bileşiklerindek ileri gelmektedir. Bu
meyvelerden hazırlanan meyve sularının çekirdekli veya çekirdekisiz olarak
preslenmesine bağlı olarak meyve sularında da HCN bulunabilmektedir. Türk Gıda
kodeksi yönetmeliğine göre; nugat, badem ezmesi gibi ürünler ve bu ürünlere
benzer ürünlerde 50 mg/kg, alkollü içkilerde 1 mg/% alkol, sert çekirdekli
meyve konservelerinde 5 mg/kg. hidrosiyanik
asit bulunmasına izin verilmektedir [4]. İnsan vücudu küçük dozlarda
siyanür ile başa çıkabilecek yapıdadır. Ağız yolu ile alındığında hidrojen
siyanürün ölüme sebebiyet veren dozu 50-100 mg arasındadır.
Ülkemizde de özellikle çocukların
siyanojenik bitkilerin çekirdeklerini yemesi sonucu meydana gelen zehirleneme
vakaları mevcuttur. 09.06.2012 tarihli gazete haberine [5] göre; 2 yaşındaki
küçük çocuk annesin verdiği kayısı çekirdeğini yediği sırada titremeye ve
solunum güçlüğü çekmeye başlamış, hastanede siyanür zehirlenmesi tehşisi
konularak, panzehir uygulması yapılıp, kurtarılmıştır. Zamanında müdahale edilmese kalıcı hasarlar
meydana gelebilirdi. Benzer bir vaka örneği Van’da 2010 yılında yaşanmıştır
[6]. 4 yaşındaki küçük çocuk kayısı çekirdeği yemiş ve bir süre sonra
rahatsızlanmış, hareket kaybı, konuşama güçlüğü komplikasyonları meydana
gelmiş, beyninde kalıcı lezyonlar meydana gelmiştir.
Siyanür hücresel hipoksiye yol
açan protoplazma zehiridir. Solunum fermentleriyle (sitokrom
oksidaz) birleşerek bunları
inaktive eder. Siyanür ve karbonmonoksit mitokondride oksidatif
fosforilizasyonu bozar. Elektron taşınmasını engeller. Moleküler karbondioksit
ihtiyacını bastırır. Kandan oksihemoglobinin dokulara geçmesini engeller.
Beyinde asfiksi sonucu ölüme yol açar. Siyanür zehirlenmesindeki klinik
bulgular kan düzeyine göre değişiklik göstermektedir. Hafif olgularda sadece
iritasyona bağlı tükürük ve gözyaşı salgısı artarken, orta ve ağır olgularda
başağrısı, başdönmesi, kulak çınlaması, sık kusma, konfüzyon, dispne,
taşikardi, düzensiz nabız görülür ve bunlar midriasise hatta bilinç kaybı ve
komaya yol açar [7].
Siyanür zehirlenmesi olan
hastaya panzehir verilmektedir. Siyanür Antidotları
(Panzehir): Siyanür Antidot Kiti: (Amilnitrit, sodyum nitrit, sodyum
tiyosülfat) ve Kelocyanor: (Dikobalt EDTA)’dır. Kalıcı hasarlar meydana
gelmemesi için kısa sürede müdahale edilmesi gerekmektedir.
Sonuç
Siyanür oldukça zehirli bir
bileşik olup, çok çeşitli maruz kalma yolları olması rağmen, gözden kaçan ve
hiç aklımıza gelmeyen zehirleneme yollarından bir de siyanojenik bitkilerin
olgunlaşmamış çekirdeklerinin, güneşte kurutularak yenmesidir. Bu konuda en
fazla zehirlenme vakaları çocuklarda görülmüştür. Bu nedenle özellikle
çocuklara bu çekirdekler yedirilmemeli, beklenmedik bir zehirlenme durumunda
hızlı bir şekilde sağlık kuruluşuna görütürülerek, sağlık personellerine
belirtilerin ilgili çekirdeğin yenmesine mütakip meydana geldiği söylenmelidir.
Kaynaklar
[1] Siyanür, Wikipedia Özgür
Ansiklopedi, http://tr.wikipedia.org/wiki/Siyan%C3%BCr,
Erişim tarihi: 12.06.2012.
[2] Cyanide, Toxicological
Profile for Cyanide, ATSDR, July 2006, http://www.atsdr.cdc.gov/tfacts8.pdf,
Erişim Tarihi: 12.06.2012.
[3] Linamarin, Wikipedia The
Free Encyclopedia, http://en.wikipedia.org/wiki/Linamarin
, Erişim Tarihi: 12.06.2012
[4] Türk Gıda Kodeksi
Yönetmeliği, Ek 12, http://www.gkgm.gov.tr/mevzuat/kodeks/kodeks_ekleri/ekler/Gida_Kodex_ek12.htm
, Erişim Tarihi:12.06.2012
[5] Fatih Şendil, Kayısı
çekirdeğindeki siyanür öldürüyordu, 09.06.2012, Sabah Gazetesi, http://www.sabah.com.tr/Yasam/2012/06/09/kayisi-cekirdegindeki-siyanur-olduruyordu,
Erişim Tarihi:12.06.2012
[6] Kayısı çekirdeğindeki
siyanür zehirledi, http://www.ntvmsnbc.com/id/25126742/,
Güncelleme:27.08.2010, Erişim Tarihi: 12.06.2012
[7] Saz, E.U., Tekgüç, H.,
Kalkan, S., Özen, S., Karapınar, B., Kayısı çekirdeğinin yol açtığı ağır
siyanür zehirlenmesinde başarılı tedavi, Türk Yoğun Bakım Derneği Dergisi -
Journal of the Turkish Society of Intensive Care 2009;7(3):166-169.